7 Mayıs 2013 Salı

Aldanmamak

Newroz’da başlatılan süreç devam ediyor. Yarından itibaren HPG güçleri resmen Kürdistan’ın Kuzey’inden Güney tarafına geçmeye başlayacaklar. Mevcut durumda Kuzey’de kalan gerillaların en geç Ağustos ayına kadar geri çekilme sürecini tamamlayacakları tahmin ediliyor. Eğer geri çekilme araçlarla olmuyorsa Dersim’deki gerillaların Güney’ye varma süreci  Ağustos’a kadar sürebilir.

Geri çekilme konusunda AKP yasal bir güvence vermemiş olsa da ciddi bir engel çıkacağını sanmıyorum. Yer yer küçük bazı sıkıntılar olabilir, ancak direkt Türk Devletinden kaynaklı bir engel çıkmayacaktır. Gerillanın geri çekilmesi Türk Devletinin zararına değil, yararına olacağını bilmeyen yoktur.

Ve gerilla 30 yıldır binlerce kahramanın kanıyla kazanılmış Kürdistan dağlarını terkediyor. Bu mücadelede emeği geçen, sözkonusu mevzilerin ne gibi zorluklarla elde edildiğini az-çok bilen hiç kimse buna sevinemez, sevinmemelidir.

Gerillanın Kuzey’i terketmesine sevinmememe rağmen bu sürecin kaçınılmaz olduğunu da biliyorum. Hiç bir savaş sonsuza kadar sürmemiştir, her savaşın bittiği bir tarihi vardır. Gerilla savaşı Kürt Halkının Özgürlük Mücadelesinde önemli bir yeri vardır, ancak bu savaşın bitmesi mücadelenin sonu anlamına gelmeyecektir. Başlatılan süreç amacına uygun olarak tamamlansa bile bu Kürt Halkının Özgürlük Mücadelesinin bittiği anlamına gelmiyor. Kimse aldanmamalı, ne gerillanın geri çekilmesi ve silahlarını bırakması ne de PKK’nin tasfiyesi Kürt Halkını Özgürlük Mücadelesinden alıkoyamaz. 40 yıldır Kürt Halkı hem mücadele ediyor hem de bilinçleniyor, sağlanan bu bilinç Özgürlük Mücadelesinin teminatıdır.

Daha önceki bir yazımda bu sürecin sıfır taleple başlatıldığını yazmıştım, halen de aynı görüşte olduğumu belirteyim. Zira Kürt tarafının dile getirdiği tüm talepler gerillanın geri çekilmesini kolaylaştırma ve daha sonra da silahların bırakılmasını sağlama amaçlıdır. Bu taleplerin tümü AKP veya Türk Devleti tarafından karşılansa bile bunun bir hak elde etme anlamına gelmediğini bilmek lazım. Çünkü gerilla geri çekilmek için, silahlarını bırakmak için dağlara çıkmamıştır, PKK’nin gerilla mücadelesini başlatmasının esas amacı Bağımsız, Birleşik ve Demokratik bir Kürdistan olduğunu herkes biliyor. Bazılarına göre Bağımsız Kürdistan ideali artık geçerliliğini yitirmiş olsa da Kürt Halkının gönlünde bağımsız ve özgür bir vatan, özgür bir yaşam olanaklarının yaratılması büyük bir yere sahip olduğunu bilmeliyiz. Bu süreçte ileri sürülen talepler arasında temel talebi içeren bir hususun olmadığını bilmek durumundayız.

Bırakalım Halkımızın temel taleplerini karşılamayı, sadece gerillanın geri çekilmesi ve daha sonra da silahlarını bırakması noktasındaki talepler bile halen Türk Devleti tarafından kabul edilmemektedir. Dolayısıyla sürecin iyi yürüdüğünü, olumlu gelişmelerin yaşanabileceğini söylemek pek de mantıklı gelmiyor bana. Son günlerde bile türk ordusunun operasyon yaptığına ilişkin haberleri sık sık duyuyoruz. Bir taraftan KCK davasından tutuklu bazıları bırakılırken diğer taraftan da içeri alınanlar vardır. Ne yasal ne de annayasal olarak Kürt Halkının taleplerini asgari oranda karşılayan bir adımı göremiyoruz. Yaşanan bazı «iyileşmeler» olsa da bunlar genel konjonktürel gelişmelerle ve AB Müzakere Süreciyle bağlantılıdır. Türkiye sürekli yerinde sayacak değildir, ağır aksak da olsa dünyada yaşanan gelişmelere ayak uyduracaktır.

Yukarıda yazdıklarıma rağmen Kürt Özgürlük Mücadelesinin artık silahla değil, başka ve zengin araçlarla sürdürülmesi gerektiğinin bilincindeyim. PKK’nin silahlı mücadeleyi sürdürdüğü dönemde Kürtlerin belli bir kesimi hep kendini saf dışında tuttu. Bu kesim silahlı mücadeleyi ve PKK’yi benimsemediğini, ancak yaşanan savaştan dolayı da başka bir şey yapamadığını ileri sürerdi. Eğer bu süreç silahların bırakılmasına kadar varsa o zaman sözkonusu kesim veya kesimlerin, Kürt Halkının özgürlüğünü sağlama amaçlı mücadeleye katılmama konusunda bahaneleri kalmayacaktır. İllahi bir hareketin çatısı altında veya bir siyasi partinin saflarında olmaya gerek yoktur, herkes kendi imkanları oranında elini taşın altına koyma zamanı gelecektir. Bu nedenle Kürt Sorununa esas çözüm süreci o zaman başlar diyorum.

Başlatılmış olan sürecin çok iyi yürüdüğüne aldanmamak gerektiğini düşündüğüm ve önümüzdeki yıllarda bazı sıkıntıların yaşanacağını tahmin ettiğime rağmen gelecekten de umitli olduğumu belirtebilirim.

Ahmet DERE  /  07.05.2013