21 Temmuz 2016 Perşembe

Olağanüstü Duyarlılık Zamanı !



Bugün Türkiye’de Olağanüstü Hal ilan edildi. Her ne kadar bu kararın alınmasında esas hedef olarak 15 Temmuz darbe girişimi gösteriliyor olsada işin perde arkasında Kürt Özgürlük Mücadelesinin de olduğunu bilmek durumundayız. Bu gerçekliği bilerek hareket etmek her duyarlı insanımızın görevidir.

Evet, 15 Temmuz günü yaşanan darbe girişimi sıradan bir olay değildir, Türkiye’yi ve aynı zamanda Türkiye ile bağlantılı olarak Ortadoğu ve diğer Uluslararası alanlarda da çok şeyin değişeceğinin başlangıcıdır. Eğer sözkonusu darbe girişimi başarılı olmuş olsaydı durumun vehameti daha büyük ve kapsamlı olacağı aşikardır. Burada fazla « eğer » kavramını kulanmadan 15 Temmuz’un bir dönüm noktası olduğunun altını birkaç nokta da çizmekte fayda vardır ;

1-FETÖ Terör Örgütü denilen yapılanmanın 1980’lerden bu yana gelişerek TC’nin çeşitli kurumlarında derin bir yapılanmaya gittiği bir gerçek.

2-Özellikle 1990’lardan beri kurulan tüm hükümetler içinde derin bir etkiye sahip olmuştur. Bu noktada hiç bir hükümetin karnesi « iyi » veya « pekiyi » değildir.

3-AKP’nin hem kurulmasında hemde kısa süre içinde iktidara gelmesinde esas rolu bu yapının oynadığını kimse inkar edemez. Yakın geçmişe baktığımızda Recep Tayip Erdoğan’ın Fetullah Gülen’e ne kadar yakın olduğu çok iyi anlaşılacağı bir hakikattir.

4-AKP iktidara geldikten sonra Asker ile yaşadığı sorunları hepimiz biliyoruz. Bu sorunların giderilmesinde de yine Cemaatin etkili bir rol oynadığı da bir gerçektir.

5-AKP ve Erdoğan’ın TSK üzerinde etkili olması için Cemaatçi yargı üyelerini nasıl kulandığını Balyoz, Ergenekon vbg davalarda çok iyi gördük. Hatta sözkonusu süreçte Erdoğan Cemaatçı savcılara bizat kendi makam otosunu tahsis ettiğini de tüm Türkiye Halkları görmüştür.

6-AKP’nin Cemaat’e  ihtiyacı kalmadığında yavaş yavaş onunla ipleri koparmıştır. Buna karşı Cemaat sesiz kalmamış, AKP’nin kirli yüzünü kısmen deşifre etmek için operasyonlar düzenlemiştir. Ayakabı kutularında milyonlarca doların ele geçirilmesi gibi operasyonlar da bunların birer parçalarıdır.

7-1 Kasım 2015 seçimleri AKP’nin Cemaat’e karşı yeni bir süreci başlatma  tarihidir demek mümkündür. Bu tarihten sonra Cemaat’in yeni bir plan içerisine girdiği bir gerçektir. Askeri ve klasik bir darbeyi yapmayı değil de, daha çok bürokratik gücüyle devlet içinde etkili olmayı esas alan Cemaat başka bir seçenek bulamadığı için harekete geçmiş ve bildiğimiz 15 Temmuz olayları yaşanmıştır.

8-Başta Kürdistan’da olmak üzere, Türkiye’nin her tarafında yükselen Kürt Özgürlük Mücadelesinin etkisi TC’yi ve özellikle de AKP Hükümetini zora sokmuştur. Gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında AKP’ye karşı ciddi elleştirilerin yaşandığı bu süreçte Cemaat’in sözkonusu darbe girişimi çabaları AKP ve Erdoğan tarafından çok uzmanca kulanılmıştır. Darbe girisiminin MIT tarafından takibe alınmadığını ve 15 Temmuz’da yaşanan olayların çok önceden bilinmediğini düşünmek saflıktır. Dikkat edilirse yaşanan olaylarda hayatını kaybedenlerin tümü yine fakir-fukara çocukları olmuştur. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın tehlikeli durumları atlattıkları ile ilgili hikayeler birer mizansen olmaktan ibarettir.

Noktaları daha çok uzatmak mümkündür. Burada önemli olan bugün yaşanan durumun ne gibi tehlikelere yol açabileceğini düşünerek duyarlı olmaktır.

Herşeyden önce bugün ilan edilen OHAL en fazla Kürdistan’da etkili olacaktır. Kendisine mağdur bir kılıf uyduran AKP ve onun hizmetindeki tevlet erkanı geçen yıldan beri bazı kürt şehirlerinde yapamadıklarını OHAL ile yapacaklardır. Şimdiye kadar AKP’nin antidemokratik uygulamalarını elleştiren çevreler bundan sonra daha kısık sesle konuşacaklarını, hatta sesiz kalacaklarını tahmin ediyorum. İşte bu nedenle diyorum ki en tehlikeli süreç bundan sonra yaşanacak olanıdır. Dolayısıyla, özellikle Kürt Aydınları, Siyasetçileri ve Kanaat Önderlerinin çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Cemaat’e bağlı daha binlerce asker, polis ve bürokratın olduğu söylenerek bunların tehlikeli eylemlerde bulunabileceği kanaatini yayarak ciddi bir faili meçhüller sürecine zemin hazırlanıyor gibi bir sonucu çıkarmak mümkündür. Herkesin hem çok dikkatli olması ve hem de eskiye nazaran daha kararlı bir mücadele içerisinde olması gereken bir süreçten geçiyoruz.

Ahmet Gülabi DERE
20.07.2016