24 Ekim 2016 Pazartesi

EUTELSAT ve Kürt Televizyonları


15 Temmuz 2016’dan sonra ilan edilen Olağanüstü Hal’in ardından Türkiye’yi yavaş yavaş karanlık bir sis perdesi kaplamaya başlamıştır. 15 Temmuz gibi muamalı bir ‘darbe‘ girişiminden sonra ilan edilen OHAL’in Türkiye Halkları açısından hayırlı bir gelişme yaratmayacağını tahmin ediyorduk. Kısa bir süre sonra neticesi ortaya çıktı ; kapatılan TV Kanalları, Radyolar, Gazeteler, Dergiler ….. ve diğer hak ihlaleri.

Kapatılan yayın ve basın kurumları arasında ağırlıkta Kürtlere ait olanları bulunmaktadır. OHAL’in etkisi sadece Türkiye ile sınırlı kalmadı, yıllardan beridir Avrupa’da yayın yapan Med Nuçe, Newroz TV gibi televizyon kanallarının yayınları da durduruldu. Bir Fransız Kuruluşu olan EUTELSAT AKP Hükümetinin  rüşvet talebine boyun eğerek Med Nuçe ve Newroz TV’nin yayınlarını kesmiştir. Günlerdir Kürtler EUTELSAT’ı protesto ediyorlar, bir an önce bu hukuksuz kararından vazgeçmesini talep ediyorlar. Henüz bir gelişme yok, olabileceği konusunda da bir işaret görülmemektedir.

Demokratik toplumlarda basın ve yayın özgürlüğü temel hakların başında geliyor. Bir toplumun basın ve yayın kurumları özgür olmadıkça onun özgür düşünmesi, özgürce yaşayabilmesi düşünülemez. Dolayısıyla Türkiye’de bu hak garanti altına alınmadığı müddetçe kimse toplumun temel insani haklarından bahsedemez. Ne var ki sözde özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ülkesi olarak bilinen Fransa’nın EUTELSAT gibi bir kurumu da Türkiye’nin bu kirli emellerine destek vermiştir, cesaretlendirerek benzer durumları sürdürmesinde arka çıkmaktadır. Fransa gibi bir ülkeye yakışmayan bu duruma karşı, ne yazık ki fazla ses çıkaran da yoktur.

Kürt TV Kanalları, özellikle Med Nuçe, Newroz TV gibi televizyonlar neye hizmet ediyorlardı da kapatıldılar ? Bu sorunun cevabı açık ve net : Sözkonusu TV Kanalları Kürtçe yayın yapıyorlardı, kürt kültürünün gelişmesine hizmet ediyorlardı ve, en önemlisi de, Kürt Sorunu ile ilgili yayın yapıyor, Kürtleri bilgilendiriyorlardı. Kimine göre bu TV Kanalları aynı zamanda PKK’nin propagandasını da yapıyorlardı, kimine göre ise yaptıkları objektif haberciliktir. Hiçbir demokratik kıstasa göre bir TV Kanalı yayın yapma hakkından men edilemez, yayını durdurulamaz. Eğer herhangi bir yayın kurumu toplumun zararına olan bir haberi veya programı yayınlıyorsa o zaman yapılması gereken şudur ; sözkonusu TV kanalına karşı dava açılır ve yaptığı ilgili yayınından dolayı ceza verilir. Buradan bakıldığında, özellikle Med Nuçe ve Newroz TV, Fransız yargı organlarının herhangi bir kararı olmadan infaz edilmişlerdir.

Avrupa Konseyi’nin merkezi Fransa’nın Strasbourg kentindedir. Bu kurum aynı zamanda İnsan Hakları Evrensel Beyanamesinin de ana koruyucusudur. Ne yazık ki bu kurumun Med Nuçe ve Newroz TV’nin maruz kaldıkları adaletsizliğe karşı sesi sedası çıkmamış, çıkmıyor. Görüştüğüm bazı yetkilileri, ismini açıklamak istemeden, sözkonusu Kürt TV Kanallarının bu şekilde susturulmasının doğru olmadığını bellirtiyor olsalar da iş resmiyete gelince ses çıkarmamaktadırlar. Avrupa’nın birçok kentlerinde günlerdir Kürtlerin yaptıkları protesto eylemlerine karşı Avrupa devletleri, sivil toplum kuruluşları ve aynı zamanda da kamuoyu 3 maymunu oynuyorlar. Kürt kimliğimle değil, bir gazeteci ve aynı zamanda da yayıncı olarak sözkonusu bu TV Kanallarına karşı  yapılanları demokrasi adına Avrupa için kabul edilmemesi gereken bir durum olarak görüyorum. Fransız makamlarının bir an önce bu duruma son verip ilgili TV Kanallarının yayın hakkını teslim etmeleri lazım.

Ahmet DERE  /  24.10.2016