20 Ocak 2011 Perşembe

Seçim süreci ve görülen tehlikeler

Türkiye yeni bir seçim sürecine doğru gitmektedir. Her seçim sürecinin öncesinde olduğu gibi, bu yıl için de komplo senaryoları yavaş yavaş hazırlanmaktadır. Fakat, bu seferki seçim süreci, son yıllarda yapılan tüm seçimlerden biraz daha farklı bir mühtevaya sahiptir. Bu yıl yapılacak olan seçimlere bağlı olan bazı önemli noktaları şöyle sıralayabiliriz ;


1 – Türkiye’nin çok partili sisteme geçtiği dönemden beri ilk defa bir partinin üst üste uç defa tek başına iktidar olacağı ihtimali,

2- Erdoğan’ın mühtemelen başbakanlık yapacağı son hükümetin kurulacak olması ve ardından da Cumhurbaşkanı, ve hatta Başkan olmasına yol açması,

3- Yeni bir anayasayı yapacak olan meclisin oluşturulması,

4- CHP’nin başına getirilen « Kürt asıllı » Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu koruyup koruyamayacağı,

5- BDP’nin meclise girmesine müsaade edilip edilmeyeceği ve Kürtler adına TBMM’de temsilcilerin olup olmayacağı.

Bu seçim sonuçlarına daha başka önemli hususlar da atfedilebilir.

Ben burada sadece son nokta üzerinde durmak istiyorum, yani bu genel seçimlerin Kürtler açısından taşıdığı önem ve yaratacağı sonuçlar.

2007’den beri, BDP’nin TBMM’deki varlığından ötürü, hem AKP, hem MHP ve hemde CHP’nin rahatsız oldukları aşikardir. Geçen son dört yıllık süreç içerisinde, dönem dönem bu her uç partinin üst düzey yetkililerinin, BDP’nin uslubunden ve savunduğu doğrularından ciddi manada sıkıldıklarını, basından da takip edebildik. Dolayısıyla, milletvekili seçimleri için start verilen bu günlerde, söz konusu her uç partinin yaklaşımında, özellikle Kürtlerle ilgili olarak, ortak bir uslubun yakalandığını seziyoruz. 12 hazirana doğru giderken, tezgahlanmak istenen komplo senaryolarının hayata geçirileceğini tahmin etmek pek zor olmamaktadır.

PKK’nin seçimlerle ilgili, sözüm ona, halkı tehdit ettiğine ilişkin türk medyasında haberlerin çıkmaya başlanması, türk basınının geçmişten beri Kürtlere ve PKK’ye karşı geliştirdiği subjektif yaklaşımının bir parçası olarak görülmemelidir. Bu türden haberlerin esas kaynağı, BDP’nin mecliste temsil edilmesinden rahatsız olan Genel Kurmay Başkanlığı, hükümet ve muhalefet partileridir. Önümüzdeki süreçte benzer haberler daha sık sık gündeme getirilecektir. Bu türden haberlere paralel olarak, TSK ise Kürdistan’daki hareketliliğini daha fazla artıracak, varolan karakollara ek olarak, özellikle seçim sandıklarının kurulacağı yerleşim alanlarında, yedek askeri üsler oluşturacaktır. Yaratılacak olan bu özel amaçlı tehlikeli atmosferde gerçekleşecek seçimler tamamen kontrol altına alınmış olacaktır.

Genelde Kürtlere karşı, özelde de BDP’ye karşı seçime endeksli komplo senaryoları yavaş yavaş hayata geçirilirken, ne yazıkki BDP’nin yönetimi ve yerel kadroları henüz seçim sürecinin havasına girmemişlerdir. BDP tarafından, bilinçli veya farkında olmadan, basına yansıtılan seçim itifaklarıyla ilgili spekülasyonların da seçmenlerin kafasını karıştırdığını hesaba kattığımızda, ne yazıkki iyimser olmak pek mümkün olmamaktadır. Seçimlere henüz 4 ay kalmışken, BDP ve ona yakın olan ilgili tüm çevrelerin, bir an önce harekete geçmeleri, karşı taraftan yapılmaya başlanan komplo senaryolarının boşa çıkarılması önem arzetmektedir.

BDP’nin TBMM’de temsil edilmemesi durumunda, kürt sorunu çözümü konusunda ciddi bir sıkıntı ortaya çıkacaktır. Kısmen de olsa, özellikle 2010 yılında oluşan tabloya bağlı olarak, kürt sorunu ile ilgili ciddi sayılabilecek tartışmaların yapılabiliyor olması, BDP’nin yokluğunda sekteye uğrayacağını tahmin etmek zor değildir. Bu nedenle, 2007 yılına nazaran iki kat daha fazla çalışarak, yapılmak istenen komploların boşa çıkarılmasını, meclise daha güçlü bir kadro ile girmekle sağlamak gerekiyor. « Halk mücadelesine bağlıdır » veya « Bu halk artık oyunlara gelmeyecektir » biçimindeki sloganlarla işlerin yürütülemeyeceğini anlamak gerekir.

Tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum ; BDP’nin varolan yaklaşımıyla, 12 haziran 2011 seçimlerinde sağlıklı bir sonuç almak oldukça zor görülmektedir. 2007 yılında, gerek Türkiye’nin gerekse de uluslararası konjonktür ve siyasi konsept, DTP’nin meclise girmesi için elverişliydi. Eğer 4 yıl önceki koşullara göre bugünki görevlere yaklaşılırsa, ciddi hattaların yaşanmasına sebebiyet verilmiş olunacaktır.

Ahmet DERE / 20.01.2011