2 Ocak 2019 Çarşamba

Türkiye'de Yerel Seçimler

31 Mart’ta Türkiye sandık başına gidiyor. Yerel de olsa bu seçimler önemlidir. Zira halka hizmet önce yerelden geçiyor, yerelde hizmet etmeyen, edemeyen bir müesesenin başarılı olması düşünülemez. Bu nedenle AKP de sözkonusu bu seçimlere önem veriyor, devletin tüm gücünü de arkasına alarak çalışıyor. AKP’nin bu seçimlerde başarısız olması durumunda gelişme grafiği aşağı doğru düşer, önü alınamaz bir hale girer.

AKP’nin MHP ile bu yerel seçimler itifak yapma gereksinimi duyması geçen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine benzemez, zira yapılacak olan iki türlü bir seçim değildir. Eğer AKP kendisi açısından zayıflama tehlikesini görmemiş olsaydı 31 Mart için MHP ile itifak yapmazdı. Zira yapılan itifağa göre MHP’nin en az iki büyükşehir daha alması öngörülüyor. Bunların da AKP’den MHP’ye kayacağını düşündüğümüzde AKP’nin bu seçim itifağına daha fazla ihtiyaç duyduğu anlaşılıyor.

AKP-MHP itifağının kârlı tarafı daha çok MHP olurken, dezavantajlı pozisyonunu avantaja dönüştürebildiği için AKP’nin de kârlı olacağını tahmin etmek zor değildir. Bir önceki yerel seçimlerine göre AKP’nin belediye sayısı düşecek, buna kesin gözüyle bakılabilir, ancak kaybedeceği belediyelerin bir kısmı MHP’ye, bir kısmı da İyi Parti’ye ve Saadet Partisi’ne gidecektir. Ne CHP nede HDP bundan pay alamayacağını düşünüyorum.

Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu CHP yine klasik Atatürkçü düşünce ile kısır döngü içinde debeleniyor. Nerede hangi adayı göstereceği noktasında ciddi bir ikircikli durumu yaşıyor. Türkiye’nin en önemli iki büyük kenti olan Ankara ve İstanbul’da Büyükşehir Belediyesine aday yaptığı Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu bu seçimlerde göstereceği başarının aynasıdır. Sözkonusu her iki adayın, şimdiye kadar basına yansıyan demeçlerine bakıldığında, her ikisi de bu seçimleri şimdiden kaybetmişlerdir. Ankara adayının "Herkes ile görüşürüm HDP dışında" demesi, İstanbul adayının ise HDP ile ilgili özel bir çaba sarfetmeyeceğini söylemesi ne kadar cahil ve henüz çocuk olduklarını ortaya koymuşlardır. Gerek Ankara’da gerekse de İstanbul'da yaşayan hangi Kürt bu kişilere oy verir ? Olsa olsa Kürtlüğünden birşey anlamamış olanlar belki oy verir, diğerleri değil.

Bir süre öncesine kadar, yani CHP'nin İstanbul'da hangi adayı göstereceği henüz açıklanmazken kazanması pek olasılık dahilinde idi, fakat son günlerde görüyoruz ki sözkonusu olasılık bile görülmüyor. Aday gösterdiği Ekrem İmamoğlu’nun HDP ile ilgili söylediklerinden hareketle bakıldığında zaten zayıf olan kazanma olasılığı da kaybolmuştur. Gönül isterdiki temiz yetişmiş bir CHP'li aday gösterilsin. Öyle olması durumunda İstanbul'da yaşayan tüm Kürtlerin de kendisine destek vermesini isterdik, ancak olmadı, yine CHP kalitesiz aday gösterme alışkanlığından ısrar etmiştir. Dolayısıyla öyle görünüyor ki, gerek İstanbul gerekse de Ankara yine AKP ile devam edecek. Ankara ve İstanbul CHP için Türkiye’nin aynasıdır, bu iki büyükşehirden en az birini alması demek Türkiye genelinde belediye sayısını artması demektir.

HDP açısından da yapılacak olan yerel seçimlerin önemi büyüktür. Her ne kadar  bazılarına göre seçimlerden sonra yine kayumlar atanacak olsa da bunun şimdi tartışılması pek fayda getirmez. Hatta yaşanan kayumlardan ötürü bu seçimlerde daha dirayetli olmak lazım gelir. Henüz adaylar netleşmemiştir, dolayısıyla varolan bu zaman dilimi içerisinde doğru adayların tespiti de önemlidir. Takip ettiğim kadarıyla bazı kentlerde aday adayları birlikte hareket ederek (Muş’ta olduğu gibi) seçim çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu tabloyu adayların tespitinden sonra da görmek isteriz.

HDP’nin aday tespiti sürecinde daha önce yaşanan sorunların tekrarlanmamasını arzuluyoruz. İllahi geçmişi HDP’nin devamı olduğu bilinen diğer partilerden gelen kişilerin aranmaması gerekir, iyi niyetli, çalışkan ve en önemlisi de salt halka hizmeti özümseyen kişilerin aday gösterilmesi çok gereklidir. Geçmişte yaşandığı gibi, eğer tekrar « şu kişi felankesin akrabasıdır », « bu kişi de bevankesin akrabasıdır » veya « felankes bevankesin yakınıdır » deyip ona göre aday gösterilse çok yazık olmuş olacaktır. Bir de HDP’de adeta koltuğu satın almış bazı isimler vardır, onların da bir şekilde mütevazilik gösterip aday olmamaları veya adaylıktan çekilmeleri isabetli olacaktır.

HDP’nin dikkat etmesi gereken diğer bir nokta da şudur ; şimdiye kadar hep bir yerlerden talimat alıyormuş gibi bir görüntü verme yerine kendi iradesiyle hareket eden bir parti gibi karar alması önem arzediyor. Bunu başkaları kulanmasın diye yapmamalı, özünde öyle olduğunu da gösterebilmelidir.

Hepinizin yeni yılını candan kutlar, olasılığı pek mümkün görünmese de, barış ile geçecek bir yeni yıl diliyorum.


Ahmet G. DERE  /  01.01.2019