16 Eylül 2017 Cumartesi

Ölüye Saygı….

Geçen günlerde vefat eden Hatun Tuğluk yıllardır yaşadığı ve belki de kendi memleketi olarak bildiği Ankara’da defnedilmiş, ancak AKP-MHP Koalisyonunun yaratmış olduğu it sürülerinin saldırıları nedeniyle cenaze mezardan çıkartılarak Dersim’e götürüldü. Hatun Tuğluk anna topraklarında defnedildi, orada rahat uyuyacak.

Ölüye saygı asgari bir insani yaklaşımdır. İnsanoğlu henüz medeniyetin ilk basamaklarını aşmadan ölenlerin naaşını toprağın altına gömerek ölüye olan saygısını göstermiştir. Hatta hayvanlar bille ölülere karışmazlar, ölen birinin naaşını gören itler bille ona karışmazlar. Ne var ki kendine çağdaş bir ülke diyen bir Türkiye’de itlerden daha hoyrat ve saldırgan olan bir toplum yaratılmıştır. Bunda AKP-MHP’nin rolü büyüktür.

Hatun Tuğluk’un mezarına yapılan çirkince ve adice saldırıdan sonra internetten araştırdım, ne yazık ki daha önce kısmen de olsa ‘demokrat’ gördüğümüz kimi yazar ve çizerlerden ses seda yok. Sözde Türkiye’de kadın haklarını savunan kimi derneklerden de bir ses yok. Ses çıkaranların, bu çirkince ve itçe saldırıyı kınayanların yüzde doksanı Kürtlerdir. Öyle zanediyorum Hatun Tuğluk yerine başka bir topluluk mensubu olan birinin mezarına böyle bir saldırı olsaydı bugün ses çıkaranlar yine sesiz kalmazlardı. Dolayısıyla bugünki Türkiye’de vicdanın sesi olmak yine Kürtlerin ve azınlık bir grubun görevidir. Bu görevi yerine getirmek başarı değil, insanidir.

Türkiye’nin başkenti Ankara’nın göbeğinde yaşanan bu çirkinlik ve hoyratlıkta siyasi iktidarın rolü bellirleyicidir. Türkiye’de gelişen her toplumsal kültürde devletin resmi çizgisi öncülük etmiştir. Dolayısıyla Türkiye’de varolan zihniyet 2002’den bu yana iktidarda olan AKP’nin ürünüdür. Böyle devam ederse sözkonusu bu Türkiye’nin nereye gideceği çok açık ; DAIŞ gibi bir çetenin Suriye ve Irak’da hayata geçiremediğini bu zihniyet Türkiye’de gerçekleştirecek. Bu nedenle sözkonusu gidişatın önü alınmalıdır, yani Türkiye AKP-MHP koalisyonundan kurtarılmalıdır.

AKP’nin komandalı robot başbakanı diyorki ; « Bir kaç kendini bilmezler bu saldırıyı yapmıştır » Eğer bir kaç kendini bilmez bunu yapmış ise o zaman o kendini bilmezleri neden alıp yargının önüne koymuyorsunuz ? Ayrıca sözkonusu çirkince ve hoyratça saldırıyı sadece bir kaç kendini bilmez yapmamıştır, bir sürülük iki ayaklı it yapmıştır. Hatta o itlerin içinde Batıkent denilen mahalenin camisinde görevlilerin de olduğu bilgisini alıyruz. Ayrıca göstermelik olarak gözaltına alındığı iddia edilenlerle AKP’nin Içişleri Bakanı Sülleyman Soylu’nun çekilmiş fotoğrafları da yayınlanmıştır. Yani öyle söylendiği gibi ‘bir kaç kendini bilmez’ bu saldırıyı yapmamıştır, AKP-MHP’nin organize ettiği bir hoyratlıktır.

Türkiye’de halen birileri şunu diyor ; « Türkiye’de Kürt ve Türkler kardeş gibi ve eşitçe yaşıyorlar ». Hani nerede o kardeşlik, nerede o eşitlik ? Sen Kürdün ölüsüne bile saygı duymazken nasıl olur da kardeşlikten ve eşitlikten söz edersin ? Kim senin bu yalanına kulak asacak ? Bu yalana kulak asan olsa olsa henüz düşünme evresine adım atamamis iki ayaklı yaratıklar olabilir.

Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan bu çirkefçe saldırı Kürt Halkına yapıldığı gibi, aynı zamanda Anadolu Halklarının tarih boyunca geliştirdiği kültürel mirasa da yapılmıştır, ona tecavuz niteliğindedir. Anadolu Halklarının kültüründe ölüye saygı tartışılmazdır. AKP-MHP Koalisyonunun bugün geliştirdiği zihniyet giderek Anadolu Halklarının tarihsel boyunca geliştirdiği kültürü de yok ediyor. Dolayısıyla bu zihniyete karşı mücadele sadece Kürtlerin görevi değil, aynı zamanda Anadolu’nun onurlu ve şerefli olan her neferinin de görevidir.

Bugünden sonra, sözkonusu bu zihniyet egemen olduğu müddetçe, aklıselim düşünen bir Kürdün Türkiye’de kendine bir gelecek düşünmemesi gerekir diye düşünüyorum. Bırakalım orada kendine geleceği düşünmeyi, oraya gezmeye bile gidilmemelidir diye düşünüyorum. Bilinmeli ki bugün Türk Devletine verilen bir kuruş vergi bile geliştirilmek istenen bu çirkince zihniyetin hizmetine giriyor. Buradan hareketle diyorum ki ; yurtdışında yaşayan ve kendine 'Kürdüm' 'Demokratım' diyen hiç kimsenin artık Türkiye’ye gitmemesi, orada yatırım yapmaması lazım. Hele hele sözkonusu ülkeye tatile gitmek demek geliştirilen bu kirliliğe açık ve net bir şekilde maddi katkı sunmak demektir.

Ahmet Gülabi DERE  /  16.09.2017