4 Mart 2019 Pazartesi

Türkiye’de Bir Yerel Seçim Daha ….

31 Mart günü Türkiye’de bir yerel seçim daha yapılacak. Daha diyorum, zira 2002 yılından bu yana hangi Belediye hangi parti tarafından yönetildiği belli, yapılacak olan ‘seçimler’ pek farklı bir sonuç ortaya çıkarmayacak da ondan.

Bu yılın başından beri binlerce Yerel Seçimler Türkiye’nin gündemine girmiş. Şubat ayından bu yana da on binlerce insan, hemde hafta ortasında, miting meydanlarında toplatılıyor. Medeni ülkelerin hiç birinde hafta ortasında, mesai saatlerinde meydanlarda miting yapılmaz. Dolayıaısyla ya o meydanları dolduranlar başı boş insanlardır, ya onları oraya getirenler, ya da tencere yuvarlanmış tabağını bulmuş misali.

Türkiye’nin derin bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu aklı selim olan herkes biliyordur. Ne var ki son aylarda Yerel Seçim havası ile gelecek olan o derin krizi gizleniyor. Muhalefetteki partilerden bazıları bu gerçekliği dile getiriyor olsa da sesleri pek duyulmuyor, TV ve yazılı basın Sarayın talimatlarına göre yayın çizgisini belirliyorlar. Dolayısıyla 1 Nisan herkes için bir şaka günü olabilir, ancak bu yıl 1 Nisan Türkiye için gerçek ve ciddi bir ‘şaka’ olacaktır.

Bir önceki genel seçimlerde olduğu gibi bu Yerel Seçimlerde de AKP ve MHP itifak halinde seçimlere giriyorlar. Aralarında pek siyasi fark olmayan sözkonusu iki parti giderek kurumsal olarak da birleşecek gibi bir yol  izliyorlar. Diğer taraftan da CHP ve Iyi Parti’nin kurdukları yarı itifak var. HDP, Saadet Partisi, DSP ve diğer partiler ise yerel düzeyde kısmi itifakları gündemine almışlar.

Siyasi çalışmalarda, özellikle de seçimlerde itifak yapmak dünyada genel bir siyasi taktiktir. Ancak itifak yapılırken temel iki husustan taviz verilmez, verilmemelidir. 1 : Parti temel ilkelerinden taviz verilmez. 2 : Seçmenin çıkarları gözetilir. Kim kiminle itifak yaparsa bu temel iki noktada duyarlı olur. AKP ile MHP’nin bu noktada isabetli davrandıklarını söylemeye gerek yoktur. Zira her iki parti de birbirine çok yakın ilkelere sahiptir. Seçmen potansiyeli de hakeza. Ancak diğer partiler için aynı şey söylenemez. CHP ile Iyi Parti için ciddi bir sıkıntı olmazken, HDP’nin yerel düzeyde itifak yaptığı bazı partilerle sorunları olduğu aşikar.

Yapılacak olan Yerel Seçimlerden önce AKP-MHP itifağı tarafından HDP’ye karşı bir linç operasyonu almış başını gidiyor. Şimdiden nereye hangi kayum atanacağı tartışılıyor. Bununla HDP seçmenine mesaj verilmek isteniyor. « Siz HDP’den belediye başkanını seçerseniz de biz istediğimizi oraya atayacağız » gibisinden bir mesaj. Elbette HDP’ye gönül vermiş seçmen bu tür psikolojik operasyonlara aldırmaz, ancak kararsızlar için aynı şey söylenemez.

Sistemin HDP’yi dıştalaması yanında HDP’nin yanlış bazı kararları da onu dışarıda tutuyor. Örneğin Saadet Partisi ile yerelde de olsa itifak yapmanın ne kadar ilkeli ve doğru olduğu tartışma konusu. Yine oylarının en az %10’dan fazla olduğu bazı il ve ilçelerde aday çıkarmaması pek doğru bir yaklaşım olduğunu sanmıyorum. Yerel Seçimler sadece kazanacağın yerlerde seçime girilecek bir seçim değildir, iddialı bir siyasi parti her yerde adayını çıkarır, onun için halktan oy ister. Ne yazık ki HDP’nin bu konudaki duruşu çok zayıf.

Diğer bir nokta da şu ; HDP’nin aday listesine bakıldığında ne yazık ki çoğu eski, artık siyasetten pek yenilik yapabilecek, başarı gösterebilecek niteliğe sahip olmayanlar çoğunlukta. Feodal bir yaklaşım ile adayların tespit edildiğini söylemek yanlış değildir. Yıllardır  birileri tarafından illahi ya milletvekili ya da belediye başkanı yapılan bazılarının artık başarılı bir siyaset yapacaklarına kimse inanmaz. Yeni yüzlerin öne çıkarılması gerekirken ne yazık ki HDP yine yarı çürüklerle yola çıkmış durumda. AKP-MHP itifağının da saldırılarını dikkate aldığımızda bu Yerel Seçimlerde HDP’nin başarılı olabileceği noktasında ciddi bir etken yok gibi.


Ahmet Gülabi Dere  / 02.03.2019