26 Eylül 2020 Cumartesi

HDP'ye Operasyon ne demek

Dün HDP'ye kaşı bir operasyon yapılarak, eski ve yeni çok sayıda yöneticisi içeri alındı. Kobanî olaylari üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen onu bahane göstererek yapılan bu operasyon ve tutuklamaların gündem değiştirmekle alakalı olduğunu, sanırım aklı başında olan herkes bilir. 1980'lerden bu yana TC'de iktidar olan her güç ülke gündemini kendi siyasi çıkarlarına uygun bellirlemek için başvurdukları ilk oyunu Kürtler'e karşı geliştiriyor. Ne yazık ki beyni pek gelişmemiş bir toplum olan Türkiye kamuoyu da buna çanak tutuyor. TV'lerde günlerce haber yapıp üzerinde analizler yaparak adeta iyi bir marifetmiş gibi gösteriyorlar.

Doğu Akdeniz'de yaşananlar AKP iktidarı için hezimet olunca ve AB Türkiye'ye ambargoyu gündemine alınca kamuoyunu başka bir konu ile meşgul etmek gerekiyordu. Suriye'deki durum, mülteciler konusu, ‘kapıları açarız’ meselesi bayat olduğu için HDP'ye operasyon akıllarına gelmiş. Yeni bir oyun malzemesini de bulamadıkları için Sarayın Savcısı gibi çalişan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman imdada koşup böyle bir operasyonun senaryosunu yazmış. Bu senaryonun yazılması talimatı da, birkaç gün önce sözkonusu savcının düğününe bizzat katılan Recep Tayip Erdoğan tarafından kendisine verildiğini tahmin etmek zor olmasa gerek.

Türkiye'de Kürdofobi bir hastalık olup herkesin hücrelerini sardığı için HDP'lilerin tutuklamalarına karşı sadece CHP'den cılız bir ses çıktı, diğer tüm siyasi partiler, ya sesiz kaldılar yada alkışladılar. Bugünlerde kısmen daha farklı sesler çıkabilir ancak önemli olan ilk gün gösterilen tepkilerdir.

Dün yapılan bu operasyona karşı Kürtlerden henüz eylemsel bir karşı koyuş veya protesto yapılmış değil. Bugünlerde HDP'nin ciddi bir eylemselik sürecine girmesini bekliyorum. Daha önce yöneticilerine karşı yapılan benzer operasyonlara yönelik gösterilen tepkiden daha ciddi ve tutarlı bir duruş sergilenmesi lazım. Dün tutuklananların kimler oldukları, ne düzeyde görevli olup olmadıklarına bakmaksızın TC'nin genel olarak Kürtlere karşı olan bu faşizane politikalarını, hem Türkiye ve Kürdistan'ın geneline ve hemde uluslararası alana taşımak lazım. AKP kendi siyasi iç hesapları için böyle bir politikayı izliyorsa Kürtlerin de dünyayı ona dar etmeleri gerekir. Kürtler diyorum, çünkü bu yapılanlar HDP şahsında tüm Kürtlere karşı yapılmaktadır. Aklı başında olan Türkler açısından da bu ve benzeri operasyonlar aynı zamanda Türkiye'ye karşı yapılan çirkin eylemler olarak görülmelidir. Dolayısıyla Kürtlerle birlikte aklı başında olan varsa Türklerin de bu süreçte sesiz kalmamaları gerekiyor.

Bu operasyonu sadece HDP’ye karşı bir eylem olarak algılamamalıyız. Hatırlıyorsak Güney Kürdistan Bağımsızlık Referandumu de 25 Eylül 2017’de yapılmıştı. TC sözkonusu Referandumu kendine yönelik bir aylem olarak algılamıştı, özellikle AKP buna karşı ciddi bir mücadele de vermişti. Kuzey Kürdistan’da HDP şahsında yapılan bu operasyon, ki önümüzdeki günlerde de devamı olacak gibi görünüyor, aslında Kürt Iradesine karşı yapılmıştır. Her ne kadar HDP Kürt Iradesini temsil etmiyor olsa da, onun adına siyaset yaptığı milyonlarca Kürt seçmen bulunuyor.

Bu operasyonun esas amacı belli ; bir taraftan Doğu Akdeniz’de aldığı hezimeti ve AB’nin ambargoya varabilecek negatif yaklaşımını kamuoyundan gizlemek için gündem degiştirmek, diğer taraftan da Kürtlere gözdağı vermektir. AKP ile KDP arasında iyi görünen ilişkilere rağmen, Güney Kürdistan’dan yükselen ve yükselebilecek Özgür Kürt Iradesine karşı TC’nin tahamülü yoktur, elinden gelirse bir kaşık suda boğacaktır. İşte buna işaret etmek için Kuzey’de HDP şahsında Kürtlere karşı bu operasyon yapılmıştır. Bu nedenle de olsa Güney Kürdistan Bölgesel Hükümeti TC’ye karşı sesiz kalmamalıdır. Güney Kürdistan toprakları üzerinde olabilecek en küçük TC operasyonuna müsaade etmemelidir.

HDP bu süreçte uluslararası alanda daha aktif olabilmelidir. Özellikle bu süreçte Avrupa Birliği Kurumları ve Avrupa Konseyi nezdinde çok yönlü bir lobi ve diplomasi faaliyeti içerisine girebilmelidir. Biliyorum bu noktada tecrübe ve yetenek sorunu yaşadığını, ancak elindeki malzemeyi de iyi değerlendirebilmelidir. Elbette bu dönemde kitlesel etkinliklerin de bir rolü olabilir, fakat Covid 19 sebebiyle geniş katılımlı etkinliklerin yapılması pek olası değil, ancak küçük guruplarla önemli kurumların önünde sık sık protesto eylemleri düzenlenebilir. Sadece HDP ve PKK’ye yakın çevrelerin katılımı yetmez, tüm Kürt Örgüt, Kurum ve şahsiyetlerin buna destek vermesi gerekiyor.

Ahmet Gülabi DERE / 26.09.2020