18 Aralık 2012 Salı

Yurtseverlik

Bu yazıya başlamadan önce, 3 Mayıs 2011 tarihinde yazdığım «Emeğe Saygı Başarının Anahtarıdır» başlıklıyazımı hatırlatmak istiyorum. Sözkonusu yazıda emeğe saygı gösterilmeden özgürlük mücadelesinde sağlıklı bir başarının elde edilemeyeceğini belirtmiştim. İlgili konuyu daha da açmak için böyle bir yazıyı kaleme almayıgerekli görüyorum.

90’lı yılların başında PKK’li bir sempatizan Apê Musa’ya şöyle der ; « Partimiz mücadeleyi sıfırdan başlayarak buraya getirdi ». Apê Musa da der ki « Biz ise sıfırın altından sıfıra getirdik ».

Apê Musa karşısındaki gencin mücadele etmeşevkini kırmamak için çok bilgece bir izahat yapmıştır, hem PKK’nin verdiği mücadeleyi inkar etmemiş, hem de PKK’den önce verilen bir mücadele gerçekliğinin olduğunu söylemiştir. PKK, kurumsal olarak her zaman mücadeleyi sıfırdan başladığını söylemiştir ancak hiç bir zaman sıfırdan önceki mücadeleyi de inkar etmemiştir. Eğer Apê Musaların, 49’ların mücadelesi olmasaydı1970’lerde Kürdistan ve Kürt Sorunu kavramları, yine Şex Said, Ağrı, Zilan, Dersim ve diğer Kürt isyanları hatırlanmazdı. Bu nedenle PKK’nin oluşumunda sıfırdan önceki mücadelenin ve yurtseverliğin çok büyük bir önemi vardır.

Bir halkın inkar edilen haklarının savunulması ve onun için mücadele etmenin temel kaynağında Yurtseverlik Duyguları önemli bir rol oynamaktadır. Yurtseverlik Duyguları olmadan kimse ne doğru bir mücadele verir ne de devrimci olur. Bu nedenle kuruluşundan önce PKK’nin en fazla önem verdiği ve içini doldurmaya gayret ettiği kavram Yurtseverlik olmuştur. PKK’yi tanıyanlar bilirler ki bu konuda kitaplar yazılmış, eğitimlerde uzun uzun dersler verilmiş, bu konuyla ilgili olarak toplantılar ve konferanslar yapılmıştır.

Yurtsever olmak herkesin hakkıdır, hangi halka mensup olursanız olun yurtsever olma hakkınız vardır. Yurtseverlikle ırkçılığı birbirine karıştırmamak lazım, ne yazıkki birileri birbirine zıt olan bu iki olguyu aynılaştırmakta ve kötüye kulanmaktadırlar. Yurtseverlik bir halkın inkar edilmiş haklarını savunmak ve varolan değerlerini korumak olurken, ırkçılık ise bir halkı diğerlerinden üstün tutmak ve başka halklara mensup toplulukların haklarını kısıtlamak, gaspetmek ve inkar etmektir. Bu anlayışa sahip olanlarıTürkiye’de de, Avrupa’da da ve dünyanın diğer ülkelerinde de görmek mümkündür.

Mevcut dünya düzeninde herkes istediği zaman yurtsever de olabilir, ırkçı da. Ancak yurtsever olmak o kadar kolay olamaz, emek isteyen bir gerçekliktir bu olgu. Ne var ki günümüzde ağzı açılan her kürt rahatlıkla ben “Yurtseverim“ diyebilmektedir. Emek vermeden, asgari bir zorluğa katlanmadan, karşısında bir türk yetkilisini veya Avrupa’da bir Türk Konsolosluk yetkilisini gördüğünde “Ben Kürdüm“ diyemeyenler bile kendine uygun bir ortamıbuldu mu hemen öne çıkıp “Ben Yurtseverim“ diyebilmektedir. Gelişen mücadele ve yaratılan imkanlar maalesef “Yurtseverlik“ olgusunu kirleten unsurları da yaratmıştır.

PKK özünde emeğe saygı gösteren ve yutseverlik ilkelerine bağlıolan bir hareket olmasına rağmen bugün ona yakın olan kurumlar etrafında oluşan sahte yüzleri ayırtetmede ciddi sorunlar yaşamaktadır. Dünün köy korucusu veya muhbiri bugün rahatlıkla BDP‘de, Belediyelerde veya diğer kurumlarda mevki sahibidir. Bu kurumlarda mevki sahibi olan bazılarının geçmişinde en ufak bir fedakarlık yok, ailesinden, veya yakın akrabalarından bile mücadelede etmiş, emek vermiş kimse olmamasına rağmen büyük bir değer görmekte ve gerçek yurtseverler üzerinde söz hakına sahip bir konumdadır.

Emeği olan, geçmişinde büyük fedakarlıklar yapmış olan insanların uygun olmayan yaklaşımlarla karşılaşmasının hem yurtseverliğin ilkeleriyle bağdaşır yanı yok hem de mücadeleyi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durum bulunduğumuz Avrupa ülkelerinde daha bariz bir biçimde görülmektedir. Zira Avrupa’da kendini sahte yurtsever olarak göstermek daha çok ucuza olabiliyor. Dün köy korucusu olan veya duşmanın herhangi bir kurumunda hizmet etmiş olan biri Avrupa’da rahatlıkla bir kurumun yönetimine girebiliyor, hatta başkanıbile olabiliyor. Bu durum sadece PKK veya ona yakın olan Kürt Kurumlar için geçerli değil, diğer Kürt Hareketleri için de geçerlidir.

Yaşamı boyunca sadece kendi şahsi veya ailevi çıkarı için mücadeleye yaklaşanlar, büyük ve değerli emek sahibi olanları küçümseyebilmekte ve fırsatı bulduğunda ona karşı saygısızlık yapabilmektedir. Tanıdığım ve geçmişte mücadelede önemli emekleri olan bazı devrimcilerin karşılaştıkları yaklaşımlar kabul edilecek değildir. Dolayısıyla insanlarımızın ve özellikle de Kürt kurumlarında sorumluluk sahibi olanların bu konuda duyarlı olmaları önem arzetmektedir. Çıkarcı yaklaşımlar hiç bir zaman mücadeleye bir şey kazandırmamıştır, aksine kaybetmiştir, kaybetmeye mahkümdür.

Not : « Emeğe Saygı Başarının Anahtarıdır ! » yazımı okumak isteyenler aşağıdaki bağlantıya bakabilirler :
http://farasintr.blogspot.de/2011/05/emege-sayg-basarnn-anahtardr.html