31 Mayıs 2015 Pazar

Avrupa’da Seçim ve Hilebazlığı



Türkiye’de ciddi manada demokratikleşme sağlanmadan, halkın iradesini yansıtan doğru seçimler yapılamadığı gibi, sağlıklı ve hile karıştırılmadan seçimler yapılmadan da Türkiye demokratikleşemez. Bu iki olgu birbirine bağlıdır, biri olmadan diğeri olamaz.

Avrupa’daki TC vatandaşları iki kezdir sandık başına gidiyor. Bu olumlu bir gelişmedir, kimsenin buna itirazı olamaz. Ne var ki oy hakkının tanındığı Avrupa’daki TC vatandaşlarının iradelerine o kadar saygılı yaklaşılmamaktadır. Türkiye’de yapılan seçim hilebazlığı Avrupa’da da yapılıyor. Ornekleri Isviçre ve Fransa’nin Nante bolgesinde goruldu.

Bugün Avrupa’da oy kulanmanın son günü. Verilen bilgilere göre Avrupa’da iki milyondan fazla seçmen bulunmasına rağmen oy kulanma oranı düşük. Yüzde 50 civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu yazıyı yazdığım sırada henüz oy kulanma süresinin dolmasına 8 saat vardır, sonucun ne olacağı önümüzdeki günlerde belli olacaktır.

8 Mayıs’ta TC Konsolosluklarında oy kulanımı başlar başlamaz sandıkların güvenliği ile ilgili tartışmalar başladı. Konsoloslukların TC Dışişleri Bakanlığına bağlı olduğunu hepimiz biliyoruz, bu kurumlarda çalışanların büyük bölümünün de 13 yıldır iktidarda olan AKP’den taraf oldukları bir gerçektir. Bu hal ve vaziyet ortada iken YSK’nin Avrupa’daki sandıkları Konsolosluklarda tutması doğru birşey midir ? Aklı başında olan herkes bunun doğru olmadığını bilir. Böyle bir durum ortada iken Avrupa’daki seçimlerin sağlıklı yapıldığına kim inanabilir ? Bana göre sandıkların başında görevli olan CHP ve MHP’lilerin kafasında bile şüpheler vardır. Nitekim bu şüpheleri haklı çıkaran olaylar da yaşandı, İsviçre’de, Fransa’da, Almanya’da yaşanan olaylarla ilgili haberler yayınlandı.

Türkiye Cumhuriyeti bu kadar fakir midir ki Avrupa’nın çoğu büyük şehirlerinde daha güvenlikli ve tarafsız yer bulamıyor ? Konsoloslukların tarafsız olmadığını hepimizin bildiği gibi YSK’nin de bilmesi gerekmiyor muydu ?

Avrupa’daki önemli merkezlerden biri olan Strasbourg’da oy kulanan birçok kişiyle konuşurken bana şunu söylemişlerdir ; « Oyumuzu kulandık ama sağlıklı sayılır mı, neticesi gereken yere ulaşır mı noktasında şüpheliyiz » Bunun nedenini sorduğumda ise çoğu kişiden şu sorulu cevabı almışım ; «Sandıklar Konsolosluklta tutuluyor, 24 gece boyunca o odalara hükümetten yana birilerinin girmeyeceğini nereden bilebiliriz ki ? »

Avrupa’daki sandıkların sonucu açıklandığında hangi partinin ne kadar oy aldığı (resmi makamlara göre) kamuoyuna sunulacaktır. Ancak sonuç ne olursa olsun Avrupa’daki bu seçimlerde esas rakipler AKP ve HDP olmuştur. Türkiyeli göçmenler arasında en fazla çalışmayı bu iki partinin yaptığını söylemek yanlış olmaz.

CHP’nin Yanlış Seçim Propagandası

Genel anlamda bakıldığında CHP’nin seçim propagandası AKP hükümetine karşıtlık temelinde geliştiğini görürüz. Ne var ki bu durum bazı alanlar için geçerli olmamaktadır. Özellikle Avrupa’da, Kürt göçmenlerin yoğun olduğu bölgelerde CHP’nin gizli seçim çalışması HDP’nin barajı aşmayacağı, ona verilen oyların boşa gideceği propagandası üzerine gelişmiştir. Strasbourg’daki CHP yetkililerinin Kürt göçmenlere yönelik yaptıkları benzer propagandaya tanıklık eden çok sayıda kişi olmuştur. İnanıyorum CHP’nin bu yaklaşımı Türkiye ve Kürdistan’da da hakimdir. Bu zihniyetin ne CHP’ye ne de Türkiye’nin demokratikleşme sürecine faydası olmadığını belirtmek gerekiyor.

Ahmet DERE  /  31.05.2015

2 Mayıs 2015 Cumartesi

Baraj Duvarı Yıkılmalı



7 Haziran günü Türkiye’de yapılacak olan Genel Seçimler, geçen seçimlere göre farklı bir öneme sahiptir. Zira bu sefer ki seçimler ‘normal’ seçimler değildir, olağanüstü ehmiyeti olan bir sürecin başlangıcı sayılabilir. Dolayısıyla hem iktidar partisi, hem muhalefet ve hemde kamuoyu bunun bilincindedir.


Seçimlerin tarihi belli olduktan bu yana en fazla gündem olan HDP’nin barajı aşıp aşamayacağıdır. Ne AKP’nin dördüncü kez iktidar olabileceği ihtimali, ne CHP ve MHP’nin oylarında  artış olup olamayacağı, ne de benzer bir konu pek tartışılmamaktadır, gündem olan tek bir konu var ; HDP barajı aşabilecek mi ?


HDP’nin söylemine bakıldığında yüzde 10 barajın aşılması sorun olmaktan çıkmıştır, hatta bazı yorumlara göre yüzde 12 ve daha üstünde oy alacaktır. AKP’ye, ve hatta CHP ve MHP’ye göre ise HDP’nin barajı aşması zor ve hatta mümkün bile değildir. Herkes kendi penceresinden baktığı için henüz Türkiye’de pek doğru ve objektif analizler yapılamamaktadır. Bu hal ve vaziyet 8 Haziran’a kadar devam edecektir.


8 Haziran sabahı bile en doğru rakamların konuşulabileceğinden şüpheliyim. Bu şüphemin doğru sebepleri vardır; Türkiye’nin yakın geçmişine bakıldığında çalınan sandıklar, imha edilen tutanaklar, sandıkların başında halka gözdağı vermeler gibi olaylar hafızalarda halen günceliğini korumaktadır. Bu nedenle yapılacak olan bu seçimlerle ilgili şüpheci yaklaşmak pek normaldir ve çoğu insanın da benim gibi düşündüğünü farkediyorum. Fakat gerçek olan birşey var ; o da 8 Haziran sabahı devletin çıkarına uygun olarak seçimlerle ilgili resmi rakamlar açıklanacaktır, buna kimsenin şüphesi yoktur.

HDP’nin yüzde 10 olan antidemokratik barajı aşması sadece Kürtler ve Demokratlar için önemli değildir, Türkiye’nin yaşanılır bir ülke olmasını arzulayan herkes açısından bunun çok önem arzettiğini düşünüyorum. Bu gerçekliğe bakıldığında 7 Haziran seçimleri daha büyük bir önem kazanmaktadır, herkesin bunu bilerek sandık başına gitmesi elzemdir.

HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı ile ilgili burada tahminde bulunmayacağım, fakat olması gereken birşey var ki o da bu Baraj Duvarı Yıkılmalıdır diyorum. Baraj duvarı yıkılmadığı müddetçe Türkiye’nin demokratikleşmesi, bu ülkede insan haklarının güvenceye alınması, dolayısıyla düşünce özgürlüğünün olması, halkın adil bir hizmet görmesi beklenemez. Gerek biz Avrupa’dakiler için gerekse de bizzat Türkiye’de yaşayan 85 milyon insan için durum aynıdır. Bu nedenle nerede olursak olalım, hangi siyasi ve sosyal yapıda olursak olalım 7 Haziran’da yapılacak olan seçimlerde HDP’nin barajı aşarak bundan böyle bu antidemokratik duvarın engel olmaktan çıkarılmasını arzulamalıyız ve bunun için gereğini yapmalıyız. Bunu Kürt olduğum için söylemiyorum, Türkiye’deki halkların çıkarını ve geleceğini düşündüğüm için söyliyorum.

8 Mayıs’tan itibaren Avrupa’daki seçmenler sandık başına gidecekler. Herkesin kendi özgür iradesiyle oy kulanacağına inanıyorum. Umarım TC Konsolosluk yetkilileri insanların özgür iradelerine saygı duyarak herhangi bir negatif yaklaşımda bulunmayacaklardır. Zira şimdiye kadar Avrupa’da bazı sıkıntılar yaşanmış ve bu noktada olumsuz işaretler görülmüştür.

Herşeye rağmen ve herkesin çıkarı için artık sınırlayıcı duvarların yıkılması lazım, Baraj Duvarı da bu çerçevede görülüp yerlebir edilmelidir.

Dün 1 Mayıs bayramını kutladık, bu vesileyle tüm Dünya Emekçilerinin bu anlamlı ve tarihi Bayramını Kutluyorum.

Ahmet DERE  /  02.05.2015