Newroz’da başlatılan süreç devam ediyor. Yarından
itibaren HPG güçleri resmen Kürdistan’ın Kuzey’inden Güney tarafına geçmeye başlayacaklar.
Mevcut durumda Kuzey’de kalan gerillaların en geç Ağustos ayına kadar geri
çekilme sürecini tamamlayacakları tahmin ediliyor. Eğer geri çekilme araçlarla
olmuyorsa Dersim’deki gerillaların Güney’ye varma süreci
Ağustos’a kadar sürebilir.
Geri çekilme konusunda AKP yasal bir güvence vermemiş
olsa da ciddi bir engel çıkacağını sanmıyorum. Yer yer küçük bazı sıkıntılar
olabilir, ancak direkt Türk Devletinden kaynaklı bir engel çıkmayacaktır.
Gerillanın geri çekilmesi Türk Devletinin zararına değil, yararına olacağını
bilmeyen yoktur.
Ve gerilla 30 yıldır binlerce kahramanın kanıyla kazanılmış
Kürdistan dağlarını terkediyor. Bu mücadelede emeği geçen, sözkonusu mevzilerin
ne gibi zorluklarla elde edildiğini az-çok bilen hiç kimse buna sevinemez,
sevinmemelidir.
Gerillanın Kuzey’i terketmesine sevinmememe rağmen bu sürecin
kaçınılmaz olduğunu da biliyorum. Hiç bir savaş sonsuza kadar sürmemiştir, her
savaşın bittiği bir tarihi vardır. Gerilla savaşı Kürt Halkının Özgürlük Mücadelesinde
önemli bir yeri vardır, ancak bu savaşın bitmesi mücadelenin sonu anlamına
gelmeyecektir. Başlatılan süreç amacına uygun olarak tamamlansa bile bu Kürt
Halkının Özgürlük Mücadelesinin bittiği anlamına gelmiyor. Kimse aldanmamalı,
ne gerillanın geri çekilmesi ve silahlarını bırakması ne de PKK’nin tasfiyesi Kürt
Halkını Özgürlük Mücadelesinden alıkoyamaz. 40 yıldır Kürt Halkı hem mücadele
ediyor hem de bilinçleniyor, sağlanan bu bilinç Özgürlük Mücadelesinin teminatıdır.
Daha önceki bir yazımda bu sürecin sıfır taleple başlatıldığını
yazmıştım, halen de aynı görüşte olduğumu belirteyim. Zira Kürt tarafının dile
getirdiği tüm talepler gerillanın geri çekilmesini kolaylaştırma ve daha sonra
da silahların bırakılmasını sağlama amaçlıdır. Bu taleplerin tümü AKP veya Türk
Devleti tarafından karşılansa bile bunun bir hak elde etme anlamına gelmediğini
bilmek lazım. Çünkü gerilla geri çekilmek için, silahlarını bırakmak için dağlara
çıkmamıştır, PKK’nin gerilla mücadelesini başlatmasının esas amacı Bağımsız,
Birleşik ve Demokratik bir Kürdistan olduğunu herkes biliyor. Bazılarına göre
Bağımsız Kürdistan ideali artık geçerliliğini yitirmiş olsa da Kürt Halkının gönlünde
bağımsız ve özgür bir vatan, özgür bir yaşam olanaklarının yaratılması büyük
bir yere sahip olduğunu bilmeliyiz. Bu süreçte ileri sürülen talepler arasında
temel talebi içeren bir hususun olmadığını bilmek durumundayız.
Bırakalım Halkımızın temel taleplerini karşılamayı,
sadece gerillanın geri çekilmesi ve daha sonra da silahlarını bırakması noktasındaki
talepler bile halen Türk Devleti tarafından kabul edilmemektedir. Dolayısıyla sürecin
iyi yürüdüğünü, olumlu gelişmelerin yaşanabileceğini söylemek pek de mantıklı
gelmiyor bana. Son günlerde bile türk ordusunun operasyon yaptığına ilişkin
haberleri sık sık duyuyoruz. Bir taraftan KCK davasından tutuklu bazıları bırakılırken
diğer taraftan da içeri alınanlar vardır. Ne yasal ne de annayasal olarak Kürt
Halkının taleplerini asgari oranda karşılayan bir adımı göremiyoruz. Yaşanan
bazı «iyileşmeler» olsa da bunlar genel konjonktürel gelişmelerle ve AB Müzakere
Süreciyle bağlantılıdır. Türkiye sürekli yerinde sayacak değildir, ağır aksak
da olsa dünyada yaşanan gelişmelere ayak uyduracaktır.
Yukarıda yazdıklarıma rağmen Kürt Özgürlük Mücadelesinin
artık silahla değil, başka ve zengin araçlarla sürdürülmesi gerektiğinin
bilincindeyim. PKK’nin silahlı mücadeleyi sürdürdüğü dönemde Kürtlerin belli
bir kesimi hep kendini saf dışında tuttu. Bu kesim silahlı mücadeleyi ve PKK’yi
benimsemediğini, ancak yaşanan savaştan dolayı da başka bir şey yapamadığını
ileri sürerdi. Eğer bu süreç silahların bırakılmasına kadar varsa o zaman sözkonusu
kesim veya kesimlerin, Kürt Halkının özgürlüğünü sağlama amaçlı mücadeleye katılmama
konusunda bahaneleri kalmayacaktır. İllahi bir hareketin çatısı altında veya
bir siyasi partinin saflarında olmaya gerek yoktur, herkes kendi imkanları oranında
elini taşın altına koyma zamanı gelecektir. Bu nedenle Kürt Sorununa esas çözüm
süreci o zaman başlar diyorum.
Başlatılmış olan sürecin çok iyi yürüdüğüne aldanmamak
gerektiğini düşündüğüm ve önümüzdeki yıllarda bazı sıkıntıların yaşanacağını tahmin
ettiğime rağmen gelecekten de umitli olduğumu belirtebilirim.
Ahmet DERE
/ 07.05.2013