Uzun yıllardır
Kürtler kendi Ulusal Kongresi’nin toplanması ve ulusu ilgilendiren önemli
kararların alınması için bir beklenti içerisindedirler. Kürtlerin özgürlüğü ve
bağımsızlığı için mücadele eden örgütler de bu konuda çaba içerisinde olmuşlardır.
Ahmet DERE / 14.09.2013
Mücadele
içerisinde olanlar ve onu takip edenler bilirler ki 1990’ların başından beri bu
konuda ciddi bir talep öne çıkmıştır. Özellikle PKK ve onun yakın çevresi bu
noktada hatırı sayılır adımlar da atmıştır.
1995 yılında
Sürgünde Kürdistan Parlamentosu (PKDW) Avrupa’da kurulduğunda önüne koyduğu misyonlardan bir tanesi de Kürdistan’ın
tüm parçalarını kapsayan ve temsil eden bir Ulusal Kongrenin toplanması için
çalışmak olmuştu. PKDW bunu başaramayınca 1999 yılında Kürdistan Ulusal
Kongresi kurulmuştur. İsmi Kürdistan Ulusal Kongresi olsa da, esasında PKK ve
ona yakın çevreden oluştuğu için kurulduğunda da esas aldığı amaçlardan bir
tanesi yine Kürdistan Ulusal Konferansı veya tüm parçaları kapsayan Kürdistan Ulusal
Kongresi’nin toplanması için çalışmak olmuştur.
Ben 2003
yılında KNK’ye üye olduktan sonra katıldığım tüm toplantılarda en fazla tartıştığımız
konunun bir Ulusal Konferans veya Kongre’nin toplanması ile ilgili olduğunu
biliyorum. Birçok defa KNK bünyesinde bu amaçla özel komisyonlar kurulmuş, çaba
sarfedilmiştir. Ne yazık ki şimdiye kadar bu noktada bir başarı elde edilemedi.
Geçen
aylardan bu yana Küdistan Ulusal Kongresi’nin toplanması için umut verici bazı
çalışmalar oldu, yurtsever olan tüm Kürtlerin arzu ettikleri bir hayalin
gerçekleşebileceği konusunda bir ışık görüldü. Yıllardır bir platformda bir
araya gelemeyen PKK ve KDP-YNK söz konusu bu çalışma için bir araya geldiler.
Federal Kürdistan Bölgesi Başkanı Sayın Mesut Barzani’nin bizzat öncülüğünde
bir hazırlık komitesi oluşturuldu. Tüm Kürtlerde büyük bir umut yaratan bir süreç
başlatıldı.
Halen
varlığını koruyan hazırlık komitesi, ne yazık ki bugünlerde endişe yaratan açıklamalarıyla
yaratılmış olan umut ışığını yavaş yavaş söndürdüğüne tanık oluyoruz. Sebebini
tartışmıyorum, ancak böylesi önemli bir çalışmayla görevli bir hazırlık
komitesinin Güney Kürdistan yönetimiyle ilgili verdiği ultimatomlar hiç de
hayra alamet değildir. Henüz toplanmamış olan bir Ulusal Kongrenin hazırlığıyla
sorumlu bir komitenin kendini ulus üstü görmesi ve üst derecede sayılabilir açıklamalar
yapması hiç de olgunluk sınırları dahilinde olmadığını belirtmek istiyorum. Hazırlık
Komitesinin görevi, şimdiye kadar bir araya gelmeyen Kürt Örgütlerini ikna edip
halkımızın arzu ettiği üst bir oluşumun toplanmasını sağlamak olması gerekirken,
adeta tepki toplayan bir yaklaşım içerisinde olması kabul edilemez.
Yukarıda
bellirtiğim gibi, sebebi ne olursa olsun, gerek ülkemizin Rojava parçasıyla
ilgili olsun gerekse de Bakur veya Rojhilat parçalarıyla ilgili olsun, Kürdistan
Ulusal Kongresi’nin Hazırlık Komitesi tepki çeken hiç bir yaklaşım içerisinde
olmaması lazım. O’nun görevi ulusal bir uzlaşı zeminini yaratmasıdır.
Ulusal
Kongre’nin hazırlık süreciyle ilgili diğer bir husus da ; tüm Kürt Örgüt,
Parti ve Hareketlerin katılım sağlamasıdır. Ne yazık ki yayınlanan açıklamalarda
görüyoruz ki bu noktada da ciddi bir sorun yaşanmaktadır. Bazı Örgütler Ulusal
Kongre ismini taşıyan bu üst düzey Kurumu sadece kendine bağımlı olmasını
istemektedirler. Delegelerin bellirlenmesinde tamamen bir partizancılık
zihniyeti hakimdir. Böylesi bir zihniyet Kürt Ulusunu temsil eden bir üst
Kongreyi oluşturabilir mi diye ciddi şüphelerim vardır.
Demokratik
sistemlerde Ulusal Kongrelerin üyeleri seçimle bellirlenir, alınan oy oranında
partiler temsil edilir. Fakat hepimizin malumudur ki bugün ülkemizde demokratik
bir sistem yoktur, dolayısıyla demokratik bir seçimin yapılması da imkanlar
dahilinde değildir. Ancak her Örgüt, Parti, Kurum ve Birliğin Ulusal Kongre’ye
delege göndermesi mümkündür. Düşüncesi, ideolojisi, siyaseti ve hayata bakış açısı
ne olursa olsun her Kürt Örgüt, Parti, Kurum ve Birliğin bu Ulusal Oluşumda yer
alması olmazsa olmaz bir şarttır. Gerçek bir Kürdistan Ulusal Kongresi hiç bir
kesimi dışarıda tutmayan bir yaklaşımla toplanandır. Aksi halde 1999 yılında
kurulmuş olan KNK’den farklı bir kurum olmaz, olamaz.
Temenim
odur ki, başta PKK, KDP ve YNK olmak üzere, hazırlık komitesinde temsil edilen
tüm örgüt ve partiler gerçekten halkımızın geleceğini bellirleyen demokratik
bir zihniyetle bu çalışmayı yürütür, her kesimin katılımını sağlamak için
gereken hasasiyeti gösterirler. Bir birine hasım çevreler bile Ulusal bir Çatı
altında bir araya gelebilmelidir. Demokrat olmak sadece lafta olunamayacağını
bilmek lazım, önemli olan pratiktir ve dışa yansıyan etkidir.
Bilinmelidir
ki demokrat olmanın diğer en temel kıstası da karşıt düşünceleri hazmetmektir. Ne
var ki bu noktada biz Kürtlerde henüz ciddi bir gerilik söz konusudur. En kötü
olanı ise en fazla demokrasiden dem vuranların bu konuda zaafiyet yaşamalarıdır.
Ahmet DERE / 14.09.2013