Geçenlerde
Güney Kürdistan Bölge Başkanı Sayın Mesut Barzani “Bağımsız Kürdistan’ı ilan
etme zamanı gelmiştir” biçiminde bir açıklama yaptı. Kürtlerin bin yıllık
hayalinin gerçekleşmesi yolunda bir ön hazırlık. Bunun için ciddi bir
diplomatik çalışmanın yapılması gerekir. Bir devletin ilanı, hele hele sözkonusu
Kürt Devleti’nin ilanı olunca, işlerin daha da zor olduğunu bilmek lazım. Güney
Kürdistan yetkililerinin bu noktada yeterince bilgi birikimi ve tecrübeye sahip
olduklarını düşünüyorum. Dolayısıyla başlatılan sürecin yavaş yavaş yürüyeceğine,
tüm engellere rağmen Kürtlerin bin yıllık hayalinin gerçekleşeceğine inanıyorum.
Bağımsız
Kürdistan’ı ilan etmek sözde kolay olabilir, fakat pratikte ve onun statüsünü dünyaya
kabul ettirmek öyle kolay değil, olmayacaktır da. Etrafı ‘düşman’larla çevrili,
dünyada gerçek sayılabilecek çok az sayıda ‘dost’ devletin olduğu bir Kürdistan’ın
Bağımsızlık İlanı aynı zamanda bölge ve onun da ötesinde dünya siyasi
dengelerini etkileyecek bir adım olacaktır. Buna karşı elinden geleni yapmaya
hazır, hatta savaşa bile girmekten kaçınmayacak komşu ülkelerin olduğunu da
eklersek bu işin ne kadar zor olacağını tahmin edebiliriz.
1990’dan
beri fiili olarak kendini yöneten Güney Kürdistan geldiğimiz aşamada, özellikle
de Arap Baharı ile birlikte değişen bölge dengelerini dikkate aldığımızda, Bağımsızlık
ilanını gerçekleştirmesi hem zorunlu hem de zamanı. Zorunlu diyorum, çünkü değişen
ve giderek uluslararası güçlerin üzerinde
mutabık kalabilecekleri bir Ortadoğu denkleminde eğer bağımsızlık ilan edilmez
ise orada ayakta kalmanın şartları giderek ortadan kalkacaktır. 1990’dan şimdiye
kadar Güney Kürdistan şu veya bu şekilde, 2002’den sonra da fiiliyata özerk bir
bölge olarak ayakta durabildi. Ancak bundan sonra durum öyle kalmayacaktır, değişen
ve giderek yeni bir form alan bölge siyasi dengeleri içinde özerk bir bölge
gibi ayakta kalmanın şartları zorlaşacaktır. Bir anlamda Güney Kürdistan için
‘Bağımsızlık Ilanı’ hayati önemdedir. Bu yolda ne kadar hızlı davranılırsa o
kadar faydalı olur, hızlı davranıldığı gibi de ihtiyatlı ve mantıklı olmak
zorunludur.
Uluslararası
siyasi ortamın Güney Kürdistan’ın Bağımsızlık Ilanı için olumlu olmakla
birlikte ince ayarlı olduğunu da burada belirtmekte fayda vardır. Son yıllarda
Sayın Mesut Barzani’nin Avrupa başkentlerine yaptığı ziyaretleri ve buralarda
yaptığı temasları, daha sonra ortaya çıkan etkilerini takip ettim. Güney Kürdistan’ın
‘Bağımsızlık Ilanı’ için diyebilirim ki şimdiki hava oldukça olumludur. Daha önceki
yıllarda bu konu dile getirildiğinde Avrupalı yetkililer ya yorumsuz geçiştirirlerdi
ya da olumsuz anlamına gelebilecek analizler yaparlardı. Fakat şimdi öyle değil,
özellikle DAEŞ tehlikesinin ortaya çıkışından beri ve Kürtlerin ona karşı verdiği
savaştan ötürü Avrupalı güçlerin Kürtlerle ilgili, özellikle de Güney Kürdistan
ile ilgili yaklaşımlarında ciddi manada bir değişiklik görülmektedir.
Güney
Kürdistan’ın ‘Bağımsızlık Ilanı’ sadece bir parçadaki Kürtleri ilgilendirmiyor,
kalben Kürt olan herkesi ilgilendiren bir olgudur. Bağımsız bir Kürt Devletinin
BM üyesi olması tüm Kürtlere yeni bir kimlik kazandıracaktır. Kürdistan’ın
hangi parçasından olursak olalım, BM tarafından tanınan Kürdistan hepimizin
anayurdu ve vatanı sayılır. BM tarafından tanınan Kürdistan’ın resmi sınırları
pek önemli değildir, şimdiye kadar çoğu Kürtlerin hayali olan ‘Kürdistan
Devleti’ varlığının ispat etmesi ve okullarda görülen coğrafya dersinde ‘Kürdistan’
diye bir ülkenin yer alması kendi başına tarihi bir olaydır. O zaman yabancı ülkelerde
‘Kürdistanlıyım’ dediğimizde karşımızdaki kişi ‘orası da neresidir’ demez,
diyemez. Kürdistan’ın hangi parçasından olursak olalım, ‘Kürdistanlıyım’
diyebiliriz, buna kimsenin itirazı da olamaz.
Güney
Kürdistan’ın ‘Bağımsızlık Ilanı’ konusu henüz resmen gündeme oturmuş değildir.
Umarım Sayın Mesut Barzani ve Güneyli diğer yetkililer artık bu tarihi adımı
atmada teredut etmezler. Yukarıda belirtiğim zorluklar bilinmesine ragmen, hiç bir
zaman bölgesel ve uluslararası siyasi ortamın da bu kadar olgunlaşmadığını
dikkate alarak sözkonusu adımın
geciktirilmeden atılması gerekiyor.
2015 yılının bu son günlerindeki en
içten temenim budur. Bağımsız bir Kürdistan hayalimizin geçek olacağı umuduyle
hepinizin yeni yılını kutluyorum.
Ahmet
Gulabi DERE / 30.12.2015