1971
yılında Alman ekonomist olan Klaus M. Schwab tarafından kurulan Dünya
Ekonomi Forumu « World Economic Forum » her yıl olduğu gibi bu yıl da yapıldı. 20-23
Ocak tarihlerinde İsviçre’nin Davos kasabasında bir araya gelen dünyanın büyük
ekonomik güçleri olan devletler en üst düzeyde temsil edildiler. Fakat bu yıl
devletlerin yanısıra dünyanın büyük sermayesi yolunda ilerleyen şirketler daha
fazla sözkonusu foruma damga vurdular. Özellikle Google, Unilever, Novartis,
Cisco, Facebook gibi şirketler Davos’ta boy gösterdiler, devlet başkanlarının
birbiriyle olan görüşmelerinden çok sözkonusu şirketlerin başkanları ve genel
direktörleriyle yaptıkları görüşmeler daha fazla dikkat çekti. Bizim gazeteci
meslektaşlarımızın da en fazla haber merkezlerine geçtikleri bilgiler de bu
yönde oldu. Ekonomiyle yakından alakalı olanların da dikkatini bu çekmiş olması
gerek.
Dünyanın
bugün karşı karşıya bulunduğu en ciddi problem göçmen sorunu olarak biliniyor.
Göçmen sorununa kaynaklık eden ise yaşanan savaşlardır. Ancak Davos gibi
ekonominin en üst düzeyde temsil edildiği ve tartışıldığı platformlarda en
fazla üzerinde durulan husus göçmen sorununa çözüm bulmak değil, veya yaşanan
savaşlara son vermek için çare üretmek değil, daha ziyade gövde gösterisi yapan
ulusal sınırları aşan büyük şirketlerin gerçekleştirdikleri temaslar olmuştur.
Hangi şirket hangi devlet başkanı veya başbakanı ile görüşmuştur ve bu
görüşmelerde neler konuşulmuştur konuları en fazla dikkat çekmiştir.
Dünya’nın
karşı karşıya olduğu sorunlar ile Davos’ta bir araya gelen ekonomik güçlerin
kafasını meşkul eden hususlar birbirinden çok farklı olmuştur. Hal böyle olunca
Eski Davos ile Yeni Davos diye (küçük de olsa) bir ayırım yapmak lazım.
Davos
öyle bir hale getirilmiş ki oraya ancak büyük ekonomik güçler katılabilir. Oysa
ki 1971 yılında Klaus M. Schwab
Dünya Ekonomi Forumunu hiç de bu hale gelmesini isteyerek kurmamıştı. İlk yıların Davos’u gerçekten dünyada yaşanan
sorunlarla çok yakından ilgili olmuştur, orada dünyada yaşanan sorunlara çare
bularak ancak ekonominin önü açılabilir düşüncesi hakim idi. Şimdi ise tam
tersi düşünce hakim ; dünya sorunları derinleştikçe büyük ekonomik güçlerin önü açılıyor ve onlar
bire on, hatta bazı hallerde bire 100 kazanç elde ediyorlar. Bu durum ise, ne yazık
ki daha fazla savaş demektir, daha fazla savaş ise daha fazla ölüm, yıkım ve
talan demektir. Aynen bugün Türkiye’de yaşanan durumun ta kendisi gibi.
Ahmet Gülabi
DERE /
31.01.2016