Bir süredir
KNK (Kürdistan Ulusal Kongresi) Güney Kürdistan’da temaslarda bulunarak Kürt
Ulusal Birliğinin sağlanması için uğraşıyor. Doğu Kürdistanlı olan Tahir
Kemalizade sorumluluğunda yürütülen bu uğraşlara
değer vermek gerekir. Çok saf ve temiz kürdistani duyguları olan Tahir
Kemalizade’yi yakından tanıyorum, KNK bünyesinde birlikte çalışmıştık. Tahir Kemalizade
ve onun gibi KNK üyesi olan çok sayıda kişinin gerçek anlamda bir Kürt Ulusal
Kongresi’nin toplanmasını istediğine ve bu amaçla uğraştığına inanıyorum.
Fakat, ve ne yazık ki, bu konuda uğraşanların hemen büyük bir bölümü içinden
geldiği ve inandıkları gibi bu çalışmalara katılamıyor. Sürekli birilerinin
kendilerine verdikleri talimatlarla sözkonusu çalışmalara katıldıkları için de
başarılı olamıyorlar. Dolayısıyla bir süredir Güney Kürdistan’da yapılan
temasların sonucu ancak Sülleymaniye’deki toplantı olmuştur, ondan öteye
gidemez.
Herşeyden önce
gerçek anlamda bir Kürt Ulusal Birliği isteniyorsa o zaman irili, ufaklı tüm kürt
kurum, örgüt, parti ve aydın şahsiyetleriyle
temas kurulmalı, düşünceleri alınmalıdır. « Şu
örgüt felan örgütten ayrılmıştır, felankes bevankese karşı çıkmıştır, X kişi Y örgütten
ayrılmıştır » diye düşünmeden herkese aynı mesafeden yaklaşarak Kürt
Ulusal Birliği için zemin hazırlanmalıdır. PKK’den ayrılıp da çeşitli kurum,
parti veya örgütlerde çalışan, oralarda sorumluluk sahibi olan, yine örgütten
ayrıldıktan sonra halkının hizmetinde olan, küçümsenmeyecek çalışmalar yapan aydınlarla
da gereken ilişki kurulmalıdır, onların da bu Birlik çalışmalarında yer almaları
istenmelidir. Aynı şey diğer parti ve örgütler için de geçerlidir. Mevcut
durumda Kürt Örgütleri arasında bu noktada en fazla tutucu olan PKK ve KDP’dir.
PKK’nin, geçmişte kendisiyle yakından veya uzaktan ilişki kurmuş olup daha
sonra mesafeli davranan hiç kimseyle diyalog kurmaya açık olmadığını biliyoruz.
Aynı şey KDP için de geçerlidir, o da birçok Kürt Örgüt ve Partilerle bir araya
gelmemeye özen gösteriyor. PKK ve KDP’nin bu noktadaki yaklaşımları arasında
fark olsa da özünde ikisi de tutucu ve kendisinden başkasını kabul etmemede aynı
zihniyete sahiptirler. Dolayısıyla bu iki Kürdistani güç aynı zamanda birbirlerini de kabul etmemektedirler. Geçmişte
bazı platformlarda bir araya gelmiş olsalar da hiç bir zaman aralarında kalıcı
bir dostluk ilişkisi kurulamamıştır. Gerçek anlamda bir Kürt Ulusal Birliği
isteniyorsa önce sözkonusu bu güçlerin negatif yaklaşımları elleştirilmeli,
ulusal çizgiye çekilmelidirler.
KNK üyesi olduğum
dönemde sayısız kez Kürt Ulusal Birliği’ni konu alan toplantı yaptık. Bu konuda
konferanslar da düzenlendi. Ne var ki sözkonusu çalışmaların hiç biri sonuç
vermedi. O zaman da düşüncelerimi dile getiriyordum, şimdi de ; « Birilerinin dışlanmasıyla hiçbir
zaman gerçek anlamda Kürt Ulusal Kongresi toplanamaz ». Şimdiye kadar
bu konuda en fazla düşünce ayrılığını yaşayan güçler KDP ve PKK’dir. Diyelim ki
günün birinde bu iki güç biraraya gelip kendi istedikleri gibi bir Kongre
topladılar, adına da Kürt Ulusal Kongresi koydular, yine de o gerçek anlamda Kürt
Ulusal Birliğini sağlamaz, sağlayamaz. Ne zaman Kürtler kendi aralarındaki
farklılıklara tahamül etseler, ancak o zaman Kürt Ulusal Birliği oluşur. Na yazık
ki mevcut durumda biz bu noktadan oldukça uzağız.
Geçenlerde
ANF’de Haci Ehmedi’nin (PJAK eski Başkanı ve şimdi KODAR Konseyi Üyesi) röportajını okudum. Sevdiğim, saygı duyduğum
ve aynı zamanda KNK üyesi olduğum dönemde aynı odayı paylaştığım biri olan Haci
Ehmedi’nin Kürt Ulusal Birliği ile ilgili söyledikleri ancak temeni olarak görülebilir.
Haci Ehmedi bireysel olarak düşündüklerini açık bir şekilde söyleyemiyor, buna
cesaret de edemiyor. Kendisi I-KDP’den ayrılan biri olup daha sonra da sık sık
bu partiyle ilişki içinde olmasına rağmen, aynı tarz bir ilişki düzeyini, uzun
bir zaman üyesi olduğu KNK veya yakın bir bağ içinde olduğu PKK için söyleyemiyor.
Değerli ağabeyim Haci Ehmedi KNK’den istifa eden, kendisi gibi Doğu Kürdistanlı
olan ve de eskiden en yakın arkadaş olarak gördüğü şahsiyetlerle telefon görüşmesini
bile yapamıyor. Kürt Ulusal Birliği’nin neden oluşamadığını incelemesi için çok
ince ve ayrıntılı araştırmaya gerek yok, sayın Haci Ehmedi içinde yer almış
olduğu örgütsel ilişki tarzını incelemesini buradan tavsiye ediyorum. Bunu
yaparsa ve Ulusal Birlik için gereken cesareti göstererek düşüncelerini dile
getirirse belki Ulusal Birliğimize katkısı olur, yoksa istediğimiz kadar Ulusal
Birlik, Ulusal Birlik dersek de birşeyi değiştiremeyiz.
Avrupa’da yaşayan
ama kalbi sürekli halkıyla ve ülkesinde atan biri olarak Kürt Ulusal Birliği’nin
oluşmasını en fazla isteyen ve gerçekleşirse buna en fazla sevinecek olan
benim. Herhangi bir örgüt ile bağlantım olmadan bu olguya baktığımda sorunun
kaynağını daha iyi görebiliyorum.
Haci Ehmedi’nin
de röportajında bahsettiği Kürt Diplomasisi için de sağlanamayan Kürt Ulusal
Birliği ciddi bir handikaptir. Sık sık görüştüğüm AB temsilcilerinin de en
fazla dikkat çektikleri husus bu oluyor. Mevcut durumda herhangi bir örgüte mensup
olmadığımı, bağımsız bir Kürt gazeteci-yazar olduğumu bilen kimi AB
temsilcileri bana açık açık şunu söyleyebiliyorlar ; « Kürtler bir ağızdan konuşmalıdırlar, bizimle
temas kuran her kürt örgütü farklı şeyler talep ediyor. Kürtler adına kimi
dikkate alacağımızı bilmiyoruz ki halkınız için birşey yapalım. »
Bu sözleri söyleyen
AB temsilcileri belki de Kürtler için birşey yapmak istemiyor da olabilir, ama
söyledikleri de çok doğru, hak vermemek elden değildir.
Diplomasiye
değinmişken şunu da vurgulamadan geçmeyeceğim ; 1995-2010 yılları arasında
Avrupa’da belli bir Kürt Diplomasisinden bahsedilebilirdi. Ne var ki son yıllarda
nerede ise Kürtler adına diplomasi denen bir faaliyet yoktur. AB Kurumlarındaki
diplomasi faaliyeti HDP’ye bırakılmış, onun adına da diplomasi yapanlar ya
yabancı dil bilmiyorlar, yada kürt değiller. Avrupa Konseyi’nde HDP adına Ertuğrul
Kürkçü’nün yapacağı diplomasi sonuç vermez. Kendisi çok samimi ve bir Kürt’ten
daha iyi ‘Kürt’ olabilir fakat Avrupalı siyasetçi öyle düşünmez. Onlar Kürtler
adına ancak Kürt konuşursa dikkate alır. Umarım HDP bu söylediklerimi dikkate
alır ve Avrupa Konseyi’ne göndereceği üyelerini ona göre seçer.
Bugün, özellikle
Kürdistan, Türkiye ve Avrupa’da, şu veya bu nedenle geçmişte üyesi oldukları
Kurum, Örgüt ve Partilerden ayrılıp da bireysel bazda halkı için uğraşan çok
sayıda Kürt Aydını, Sanatçısı ve Işvereni bulunmaktadır. Muazam bir
potansiyeldir bu. Eğer birileri Kürt Ulusal Birliğini gerçek anlamda istiyorsa önce
bu potansiyelin gücünü değerlendirmesini becermekle işe başlamalıdır diye düşünüyorum.
Ahmet
Gülabi DERE
17.07.2017