Avrupa Birliği Türkiye ve Kürt Sorunuyla yakından ilgilenen bir müesesedir.
Hem Avrupa Parlamentosu hem de Avrupa Komisyonu yılda bir sefer Türkiye ile
ilgili rapor yayınlıyorlar. Bu raporlarda Kürt Sorunu da gündeme alınıyor, bu
noktada elleştiri ve öneriler sıralanıyor. Ancak Kürt Sorunuyla ilgili şimdiye
kadar somut bir yaklaşımı ortaya koymuş değildir Avrupa Birliği.
Silahların Susması
Geçtiğimiz günlerde, 6 Şubat Çarşamba günü, Avrupa Parlamentosu yaklaşık
bir büçük saat boyunca ''Kürt Sorununa
barışçıl çözüm için diyalog'' tartıştı. 35'e yakın parlamenterin söz alarak
tartışmalara katıldığı AP Genel Kurulu'nda Diyalog Sürecine tam destek mesajı
çıktı.
Yakından takip
ettiğim AP’deki bu oturumda yapılan konuşmaların tamamında Diyalog Sürecine
destek ifade edilirken, aynı zamanda Paris Katliamı da kınanarak, bu hunharca
olayın sürece engel teşkil etmemesi gerektiği ifade edildi.
Gerek gruplar ve
gerekse de kendi adına konuşan parlamenterlerin hemen hepsi artık Kürt Sorununa
çözümün geliştirilmesi gerektiğini ifade ederek, AB’nin bu noktada gereken
desteği vermesi zamanı geldiğini belirtiler.
Tüm konuşmaların
içeriğini dikkate aldığımızda, geçmişte olduğu gibi, yine pragmatik yaklaşım öne
çıktı. Bir taraftan PKK kınanırken ve AB’nin Terör Örgütleri Listesinde yer
aldığı vurgulanırken, diğer taraftan da Abdullah Öcalan ile başlatılan
diyaloğun önemli olduğu ve bunun geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.
“Terörist“ olarak görülen bir örgüt ile diyaloğun
geliştirilmesi gerektiğini belirten çoğu AP milletvekillerinin önümüzdeki
süreçte PKK ile ilgili farklı bir yaklaşım içinde olacaklarını şimdiden görmek
mümkündür. Büyük bir ihtimalle AB PKK’yi kendi terör örgütleri listesinden
çıkaracaktır. Diyalog Sürecine tam destek vermenin bunu gerektirdiği bir
gerçektir. Nitekim yapılan oturumdan sonra konuştuğum bazı milletvekilleri
böylesi bir adımın atılması için önümüzdeki süreçte somut bazı girişimlerde
bulunacaklarını da bellirtiler.
Bazı konuşmacılar
türk hükümeti ile Abdullah Öcalan arasında başlatılan süreci beklemediklerini,
ama bunun başlatılmış olmasının çok önemli olduğunu belirtirken, bu süreci
“Erdoğan ve Öcalan arasındaki diyalog süreci“ olarak ifade edenler de oldu.
Diyalog Sürecinin
sağlıklı sürdürülmesi için PKK’nin bir an önce silahlarını bırakması
gerektiğini belirten AP parlamenterinin çoğu sağcı gruplara üye olduklarını da
belirtelim.
AP’de yapılan
oturumda Kürt Sorununa doğru bir çözümün bulunması için yeni bir anayasanın
gerekliliği de özellikle vurgulanan hususlardan biri oldu. Yeni bir anayasada
hem Kürtlerin haklarının güvence altına alınması, hem de yüzde 10 seçim
barajının düşürülmesi gerektiğine dikkat çekildi.
Son yıllarda
tutuklanan gazetecilerin durumu da çoğu konuşmacıların dikkat çektiği
hususlardan biri oldu, bu konuda türk hükümetinin düşünce özgürlüğüne saygılı
davranması gerektiğine dikkat çektiler.
Avrupa
Parlamentosunun bu süreçte böylesi bir özel oturumu yapmış olması manidardır.
AKP’nin rızası alınmadan yapılmış bir oturum olduğunu söyleyemeyiz. Avrupa
Birliği AKP’nin Imralı ile başlatığı diyalog sürecine desteğini göstererek, bir
anlamda sözkonusu süreçte taraf olduğunu da beyan etmiştir.
Silahların Susması
İmralı ile devam
eden müzakerelerin belli bir noktaya vardığını tahmin ediyoruz. Eğer BDP’den
ikinci bir heyet Imralı’ya giderse, büyük bir ihtimalle gerillanın Kuzey’den
çekilmesi talimatı verilecektir. Ancak bu konuda AKP-Ordu kış sürecini PKK’ye
darbe vurma ve gücünü azaltma çabası içindedir. Kış süreci TSK açısından
avantaj teşkil ettiği için elinden geldiği müddetçe bu süreci uzatmak istiyor.
Dolayısıyla BDP’den ikinci heyetin gitmesine musaade etmiyor. Ne zaman TSK için
etkin operasyon yapma imkanı ortadan kalkarsa o zaman BDP heyeti Imralı’ya
gider ve geri çekilme talimatı verilir.
Öyle görülüyor ki
2013 yılı silahların susma yılı, hatta silahların bırakılma yılı da olabilir.
Gelişmeler öyle gösteriyor. Silahların artı bir sonuç yaratmadığı herkes tarafından
biliniyor. Ancak silahların susması veya bırakılması Kürt Sorununun çözümü
anlamına gelmez, bana göre Kürt Sorununa çözüm bulma süreci esas olarak o zaman
başlar.
Bir sonraki yazımda
bu konuyu daha geniş açacağımı şimdiden belirterek yazıma nokta koyuyorum.
Ahmet DERE / 08.02.2013