8 Şubat 2013 Cuma

Avrupa Parlamentosu ve Diyalog Süreci

Avrupa Birliği Türkiye ve Kürt Sorunuyla yakından ilgilenen bir müesesedir. Hem Avrupa Parlamentosu hem de Avrupa Komisyonu yılda bir sefer Türkiye ile ilgili rapor yayınlıyorlar. Bu raporlarda Kürt Sorunu da gündeme alınıyor, bu noktada elleştiri ve öneriler sıralanıyor. Ancak Kürt Sorunuyla ilgili şimdiye kadar somut bir yaklaşımı ortaya koymuş değildir Avrupa Birliği.

Geçtiğimiz günlerde, 6 Şubat Çarşamba günü, Avrupa Parlamentosu yaklaşık bir büçük saat boyunca  ''Kürt Sorununa barışçıl çözüm için diyalog'' tartıştı. 35'e yakın parlamenterin söz alarak tartışmalara katıldığı AP Genel Kurulu'nda Diyalog Sürecine tam destek mesajı çıktı.

Yakından takip ettiğim AP’deki bu oturumda yapılan konuşmaların tamamında Diyalog Sürecine destek ifade edilirken, aynı zamanda Paris Katliamı da kınanarak, bu hunharca olayın sürece engel teşkil etmemesi gerektiği ifade edildi.

Gerek gruplar ve gerekse de kendi adına konuşan parlamenterlerin hemen hepsi artık Kürt Sorununa çözümün geliştirilmesi gerektiğini ifade ederek, AB’nin bu noktada gereken desteği vermesi zamanı geldiğini belirtiler.

Tüm konuşmaların içeriğini dikkate aldığımızda, geçmişte olduğu gibi, yine pragmatik yaklaşım öne çıktı. Bir taraftan PKK kınanırken ve AB’nin Terör Örgütleri Listesinde yer aldığı vurgulanırken, diğer taraftan da Abdullah Öcalan ile başlatılan diyaloğun önemli olduğu ve bunun geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. “Terörist“ olarak görülen bir örgüt ile diyaloğun geliştirilmesi gerektiğini belirten çoğu AP milletvekillerinin önümüzdeki süreçte PKK ile ilgili farklı bir yaklaşım içinde olacaklarını şimdiden görmek mümkündür. Büyük bir ihtimalle AB PKK’yi kendi terör örgütleri listesinden çıkaracaktır. Diyalog Sürecine tam destek vermenin bunu gerektirdiği bir gerçektir. Nitekim yapılan oturumdan sonra konuştuğum bazı milletvekilleri böylesi bir adımın atılması için önümüzdeki süreçte somut bazı girişimlerde bulunacaklarını da bellirtiler.

Bazı konuşmacılar türk hükümeti ile Abdullah Öcalan arasında başlatılan süreci beklemediklerini, ama bunun başlatılmış olmasının çok önemli olduğunu belirtirken, bu süreci “Erdoğan ve Öcalan arasındaki diyalog süreci“ olarak ifade edenler de oldu.

Diyalog Sürecinin sağlıklı sürdürülmesi için PKK’nin bir an önce silahlarını bırakması gerektiğini belirten AP parlamenterinin çoğu sağcı gruplara üye olduklarını da belirtelim.

AP’de yapılan oturumda Kürt Sorununa doğru bir çözümün bulunması için yeni bir anayasanın gerekliliği de özellikle vurgulanan hususlardan biri oldu. Yeni bir anayasada hem Kürtlerin haklarının güvence altına alınması, hem de yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi gerektiğine dikkat çekildi.

Son yıllarda tutuklanan gazetecilerin durumu da çoğu konuşmacıların dikkat çektiği hususlardan biri oldu, bu konuda türk hükümetinin düşünce özgürlüğüne saygılı davranması gerektiğine dikkat çektiler.

Avrupa Parlamentosunun bu süreçte böylesi bir özel oturumu yapmış olması manidardır. AKP’nin rızası alınmadan yapılmış bir oturum olduğunu söyleyemeyiz. Avrupa Birliği AKP’nin Imralı ile başlatığı diyalog sürecine desteğini göstererek, bir anlamda sözkonusu süreçte taraf olduğunu da beyan etmiştir.

Silahların Susması

İmralı ile devam eden müzakerelerin belli bir noktaya vardığını tahmin ediyoruz. Eğer BDP’den ikinci bir heyet Imralı’ya giderse, büyük bir ihtimalle gerillanın Kuzey’den çekilmesi talimatı verilecektir. Ancak bu konuda AKP-Ordu kış sürecini PKK’ye darbe vurma ve gücünü azaltma çabası içindedir. Kış süreci TSK açısından avantaj teşkil ettiği için elinden geldiği müddetçe bu süreci uzatmak istiyor. Dolayısıyla BDP’den ikinci heyetin gitmesine musaade etmiyor. Ne zaman TSK için etkin operasyon yapma imkanı ortadan kalkarsa o zaman BDP heyeti Imralı’ya gider ve geri çekilme talimatı verilir.

Öyle görülüyor ki 2013 yılı silahların susma yılı, hatta silahların bırakılma yılı da olabilir. Gelişmeler öyle gösteriyor. Silahların artı bir sonuç yaratmadığı herkes tarafından biliniyor. Ancak silahların susması veya bırakılması Kürt Sorununun çözümü anlamına gelmez, bana göre Kürt Sorununa çözüm bulma süreci esas olarak o zaman başlar.

Bir sonraki yazımda bu konuyu daha geniş açacağımı şimdiden belirterek yazıma nokta koyuyorum.

Ahmet DERE / 08.02.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder