Bu yılın
Haziran ayında Türkiye’de yapılacak olan Genel Seçimler gelecek 5 yılın, ve
hatta daha uzun bir süre Türkiye’nin kaderini belirleyecektir. Dünyada gelişen yeni konjonktürü dikkate aldığımızda,
7 Haziran’dan sonra toplanacak TBMM’de yer alacak olan siyasi partiler Türkiye’yi
kritik bir dönemden geçirecekler. Dolayısıyla bu ülkede yaşayan tüm halkların
ve azınlıkların mecliste temsil edilmesi elzemdir.
AKP dördüncü
kez iktidar olmak için hazırlıklarını yapmıştır. Eğer AKP’nin amacı yerine
gelirse, Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir parti tek başına dördüncü kez
iktidar olmuş olacaktır. Bu ihtimalin pek de uzak olmadığı bir gerçektir.
7
Haziran’dan sonra toplanacak olan TBMM ve AKP’nin kuracağı hükümetin temel görevlerinden
biri Türkiye’yi ‘Başkanlık Sistemi’ne götürmektir. Bu sistemin oturtulmasıyla
birlikte AKP’nin hayal ettiği ‘Yeni Türkiye’ yavaş yavaş şekil alacaktır. Bu
gerçekliği dikkate aldığımızda Türkiye’de ciddi bir muhalefetin ne kadar
gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
2002 yılından
bu yana AKP’nin tek başına iktidar olmasında Türkiye’de muhalefetin olmayışının
rol oynadığını herkes biliyor. CHP ile MHP’nin Türkiye’ye verecekleri hiç birşeyleri
kalmamıştır. Dolayısıyla bu partilere bel bağlamanın hiç bir manası yoktur. Bu
iki partiden hariç mevcut durumda HDP dışında TBMM’de temsil edilen başka bir
parti olmadığı gibi, 7 Haziran’dan sonra da olmayacağını tahmin ediyoruz. Zira
ortada CHP ve MHP’nin söyleminden farklı bir siyasi çizgiye sahip başka bir
parti bulunmamaktadır.
Gerek
AKP’nin Türkiye’yi götürmek istedigi noktaya baktığımızda, gerekse de mevcut
muhalefetin zavalılığını dikkate aldığımızda 7 Haziran’dan sonra toplanacak
olan TBMM’de HDP’nin güçlü bir varlık göstermesine ihtiyaç vardır. Bu sadece Kürt
Sorunu açısından değil, Türkiye’nin geleceği açısından da çok önemlidir. Dolayısıyla
7 Haziran’da sadece Kürtler değil, Türkiye’nin demokratik bir geleceğe sahip
olmasını isteyen herkesin güçlü bir HDP’li temsiliyetin TBMM’de varlık göstermesini
arzulaması gerekiyor.
TBMM’de daha
güçlü bir pozisyonda temsil edilecek bir HDP Türkiye açısından kilit bir öneme
sahiptir. Türkiye gibi bir ülkede mecliste olmayan bir partinin muhalefet görevlerini
yerine getirmesi pek düşünülemez. Aynı durum gelişmiş Avrupa ülkelerinde de
geçerlidir. Örneğin Fransa Ulusal Meclisi’nde olmayan partilerin Fransa
siyasetinde pek sözü geçerli olmuyor. Aynı şey AB’ye bağlı diğer ülkelerde de
geçerlidir. Yani hatırı sayılır bir oy oranına sahip partiler eğer mecliste
temsil edilmiyorsa sesini duyurmada cılız kalıyor, dolayısıyla kamuoyu nezdinde
varlığı pek farkedilmiyor.
HDP’nin
yetkili kurulları seçimlere parti olarak gireceklerini açıklamış durumdalar. Bu
cesaretli bir çıkış olmakla birlikte, ciddi bir tehlikeyi de bağrında taşımaktadır.
Eğer gerçekten HDP seçim barajını aşıp TBMM’ye parti olarak girebiliyorsa şimdiden
HDP’li arkadaşları kutlamak lazım. Hepimizin temenisi, günün birinde HDP’nin
(Benzer çizgide olan başka herhangi bir partinin) TBMM’de güçlü bir muhalefet
partisi olması, hatta iktidar olmasıdır. Sadece Kürt olduğum için böyle düşünmüyorum,
Türkiye haklarının yararını istediğim için böyle düşünüyorum.
HDP’nin
parti olarak seçimlere girmesi aynı zamanda bir tehlikedir dedim. Evet, bu hem
de ciddi bir tehlikedir. Hatta tehlikeden öte, milyonlarca insanın yıllardır
verdiği mücadelenin sonuçlarını heba edecek kadar ciddidir. Parti olarak
seçimlere girip de barajı aşamayan HDP bir anlamda varlığına da son vermiş
olacaktır. Barajın altında kalan HDP’nin oylarının yüzde doksanı AKP’ye
Milletvekili kazandıracaktır. Daha güçlü olacak olan AKP’nin bırakalım Kürt
Sorununu çözmesini, Türkiye’yi demokratikleşmeye yakınlaştırabileceğini düşünmek
hayaldir. Bu nedenle TBMM dışında kalan bir HDP, hem Kürtlerin yılardır verdiği
mücadelenin vermesi gereken ürünü engelemiş olacak, hem de istediğini Türkiye’ye
empoze etmesi için AKP’ye fırsat sünmüş olacaktır.
Sonuç olarak
şunu söylemeliyim ; bu seçimler çok önemlidir, ister parti olarak
seçimlere girilsin, isterse de bağımsız adaylarla, ne ve nasıl olursa olsun 7
Haziran’dan sonraki TBMM’de daha güçlü bir grupla HDP’nin siyaset yapması çok
çok önemlidir. Türkiye’yi yakından izleyen ve HDP'nin gücünü bilen biri
olarak şunu da söylemek istiyorum ; varolan mevcut tabloya baktığımda HDP’nin
bağımsız adaylarla seçimlere girmesi daha makul ve yerinde olacaktır. Seçimlere
henüz zaman vardır, umarım bu süreçte HDP’li arkadaşlar sağlıklı bir karar
verir, yıllardır verilen mücadelenin, kısmen de olsa, heba edilmesine vesile
olacak yanlış bir adımı atmayacaklardır.
Ahmet
DERE /
18.01.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder