Pirtûk û Wêje söyleşiler dizimize bu defa yine üretken bir Kürt yazarı
ile devam ediyoruz. Uzun yıllardır sürgünde yaşayan çok dilli Yazar Ahmet
Gülabi Dere sorularımızı şöyle yanıtladı.
Kısaca eserlerinizi ve kendinizi
tanıtır mısınız?
1971 Varto doğumluyum. 1987 yılında Avrupa'ya çıktım ve o tarihten beri
siyasi mülteci olarak Avrupa’da yaşıyorum. Siyasi ve entelektüel çalışmalarımdan
ötürü Türkiye’de hakımda açılan çok sayıda dava olduğu için kendi ülkeme
gidemiyorum.
1993-2009 yılları arasında Avrupa'daki Kürt kurumlarında aktif olarak çalıştım,
bu süre zarfında Fransa, Rusya ve Balkan ülkelerinde de Kürt Diplomasisinin
temsilcilğini yaptım. 2003-2009 yılları arasında Kürdistan Ulusal Kongresi
(KNK) üyesi oldum ve bu kurumun diplomasi çalışmalarında sorumluluk üstlendim.
Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve diğer birçok kurumda üst düzey
temaslarım olmuştur.
2009 yılının sonunda KNK üyeliğinden istifa ettim, o tarihten beri serbest
gazeteci ve yazar olarak çalışıyorum. Ayrıca Avantaj Post adında aylık bir de
dergi çıkarıyorum, bu derginin hem sahibiyim, hem de editörlüğünü yapmaktayım.
Şimdiye kadar 5 kitabım yayınlanmıştır. Çok sayıda gazete ve dergilerde
yazılarım yayınlanmıştır. Bunlardan bazıları; Axina Welat, Azadiya Welat, Özgür
Politika, Le Monde Diplomatique, Rudaw, Avantaj Post vb gibi gazete ve
dergiler. 1995 yılında Rusya'da çıkan Axîna Welat gazetesinin kurucusu ve iki
yıl boyunca da başyazarlığını yaptım.
Ayrıca Aktüel Bakış, Amida Kurd, Bruxelles Kürt Enstitüsü, Kürdistan News
Net, PEN a Kurd, Hakkari Haber, Diyarbakır Haber vbg çok sayıda sitelerde de
kürtçe, fransızca ve türkçe yazılarım yayınlanmış, yayınlanmaktadır.
Yazdığım ilk kürtçe kitabım olan "Yekîtiya Ewropayê û Rastiya
Kurd" birinci baskısı 2008 Eylül ayında, Mezopotamya Yayınlarından, ikinci
baskısı ise 2011 yılında HAN Yayınlarından çıkmıştır. İkinci kitap çalışmam ise
"İnkar Edilemeyen Halk, Kürtler" ismiyle Yunanca dilinde, 2009 Nisan
ayında Gordios yayınevinden çıkmıştır. Üçüncü kitabım "21. Yüzyılda
Kürtler" Türkçe olup Gordios yayınları tarafından 2009 yılında çıktı.
Dördüncü kitabım "Les Kurdes, La Turquie et les Forces
Internationales" fransızca olarak kaleme alınmış, 2010 yılı Mayıs ayında
HAN yayınlarından çıkmıştır. Beşinci
kitabım ise Kürt Demokratik Mücadelesini konu alan kürtçe roman
"Evîna Azadiyê" birinci cildi Ocak 2013'te HAN Yayınlarından
çıkmıştır.
2009 yılından beri Kürt ve Uluslararası PEN üyesiyim. Sınırsız Gazeteciler
Örgütü, Strasbourg Basın Clubu üyesi olup aynı zamanda başka birçok
Uluslararası Kurumlarda da Gazetecilik Akreditesine sahibim.
Biri size edebi
anlayışınızı sorsa nasıl yanıtlardınız?
Ben edebiyatı hayatın önemli bir parçası olarak görüyorum.
Edebiyat önce dilden başlar, günlük yaşama şekil verir. Biz Kürtlerin dili sömürgeci
devletler tarafından zincirlere vurulduğu için maalesef edebiyatımız da pek
gelişmemiştir. Edebiyatı gelişmeyen bir toplumun doğal olarak yaşamı da çok iyi
veya istendiği gibi şekillenemiyor. Toplumumuzun en zayıf noktası buradan başlıyor.
Bu nedenle benim edebiyat anlayışım önce Anadildir, sonra onunla şekilenen
Yurtseverliktir ve bununla da yoğrulan Yaşamın kendisidir.
Kurgu mu ilk
tercihiniz yoksa daha çok toplumsal gerçekçilik mi ağır basıyor?
Kürtlerde edebiyat mücadeleden ayrı ele alınamaz. Geliştirilen
Kürt Özgürlük Mücadelesinde edebiyatın etkisi de büyüktür. Dolayısıyla benim edebiyata
yaklaşımım da mücadele ile paraleldir. Bu noktadan bakıldığında Kürt Edebiyatı
toplumsal gerçeklikle birlikte ele alınırsa doğru yazılmış olur. Edebiyat
kurgusuz da olamaz elbette, kurgu da onun bir parçası olmalıdır. Ancak Kürtlerin
gerçek yaşamında o kadar edebi hususlar vardır ki yazılırsa çok önemli
eserlerin ortaya çıkabileceğine inanıyorum. Benim yazdığım Evîna Azadiyê romanım
da öyle, gerçek hayatın kendisidir, sadece kısa kurgularla süslenmiştir.
Kürt siyasetinin
Kürt edebiyatı üzerindeki etkileri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Kürt edebiyatının mücadeleden ayrı ele alınmadığını yukarıda
bellirtim. Fakat Kürt siyasetinin edebiyat üzerindeki etkisi ise farklıdır.
Burada tersi bir durum sözkonusur. Kürt yazar ve sanatçılarının edebi eserleri
mücadeleyi, dolayısıyla siyaseti geliştirirken, maalesef kürt siyaseti edebiyatı
geliştirmemektedir. Yer yer edebiyatın gelisimi önünde engel teşkil etmiştir. Kürt
siyasetçilerinin yaklaşımlarında edebiyat pek önemsenmemekte, hatta yer yer küçümsenmektedir.
Bu nedenle, özellikle son yıllarda, Kürt edebiyatı ile ilgili çalışmalar pek
yapılmamaktadır. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz süreçte çok az sayıda edebi
eserler yayınlanabilmektedir. Yayınlanan eserlerin önemli bir kısmı da
yeterince kitlelere ulaştırılamamaktadır. Diğer önemli bir husus da kürtçedir.
Kürt siyasetçileri kürtçe konuşmamakla, veya az konuşmakla aynı zamanda geliştirilmesi
gereken Kurt Edebiyatının da önünü almaktadırlar. Bu noktadan bakıldığında Kürt
Siyasetçilerinin edebiyat üzerindeki etkileri negatiftir.
Kürt romanı
sizce var mı? Varsa birkaç örnek verebilir misiniz? Yoksa sizce bunun nedenleri
neler?
Kürt Romanı vardır, ancak yazılmamıştır. Diğer bir
deyimle Kürtlerin Yazılmamış Romanı denilebilir. Şimdiye kadar yazılmış olan
çok sayıda, bana göre, değerli romanlar vardır. Mem û Zîn dışında, örneğin
gerilla hayatını ele alan, yani hayatın bizzat içinde olanlar tarafından yazılmış
romanlar da vardır. Fakat bunlara gerçek manada Kürt Romanı denemez. Diğer bir
husus da şudur; Kürt olup da roman yazan çoğu yazar eserlerini türkçe kaleme
almışlardır. Bunları kürt romanı sayamayız, hatta kürt edebiyatı içinde de
sayamayız. Bir halkın esas edebiyatı onun diliyle yazılan/yapılandır. Hele hele
sömürgeci devletlerin resmi dilliyle ezilen bir halkın edebiyatı geliştirilemez.
Kürt öykücülüğü
denilince aklınıza ilk ne geliyor?
Kürtlerde öykü anlatımı daha günceldir. Yazıya dökülmeyen
sayısız kürt öyküsü bulunabilir. Kısa ve daha yalın anlatımı itibariyle Kürtlerdeki
öykü anlatımı meşhurdur. Benim çocukluk yıllarım komşularımızın ve bazen de
rahmetli babamın anlattıkları öykülerle geçmiştir. Eğer üzerinde durulup iyi
bir çalışma yapılırsa Kürt Halk Öyküleri (Çîrokên Gelêrî ên Kurd) diye kitaplar
dolusu öykü gün ışığına çıkarılır. Daha önce bu konuda çalışan bazı arkadaşların
olduğunu biliyorum, ne var ki hem ekonomik sıkıntılar, hemde halkımızın
ilgisizliğinden dolayı bu çalışmalar pek derinleştirilememiştir. Kürt öykülerinde
aynı zamanda halkımızın tarihi bir gerçekliğini de görmek mümkündur. Bundan
dolayı gelecekte üzerinde durulması gereken bir konu da Kürt Öykülerini gün ışığına
kavuşturmak olmalıdır diye düşünüyorum.
Kürt
edebiyatının handikapları?
Kürt edebiyatında yaşanan en temel handikap okuyucu azlığıdır.
Özellikle Kuzey Kürdistan’da ve de Avrupa’da 1990-2010 arası kürtçe okuma alışkanlığı
ve hevesi üst düzeyde bir ilgi görüyordu. Son 6 yıldır giderek bu istek ve
heves yok düzeyde azalmıştır. Bir edebiyat okunarak, okuyucular tarafından ilgi
ve destek görerek gelişir. Bu olmayınca edebiyat emekçileri işlerini
yapamazlar. Diğer ve herkesçe bilinen bir handikap da sömürgeci devletlerin
engelleridir. Kürdün kürtçe yazdığı kitap kolay kolay yayıncı bulamaz, bulunan
yayıncılar da gerektiği kadar dağıtım imkanlarına sahip değiller. Bunlar yan
yana gelince ciddi bir handikap ortaya çıkıyor. Yine de bellirteyim; bir halkın
edebiyatı bizzat o halk tarafından geliştirilebilir. Yazan yazmalı, okuyan
okumalıdır ki edebiyat gelişsin. Sömürgeci devletlerin bizim edebiyatımızı geliştirme
gibi bir beklenti içine girmek yanlıştır.
Kürt
edebiyatında eleştiri nasıl olmalı?
Bir kere bizde elleştiri kavramı henüz gelişmiş değildir
ki Kürt Edebiyatının Elleştirisinden bahsedelim. Gelişen bir edebiyat elleştirilerek
zenginleştirilir. Ne var ki bizde henüz bu durum yoktur. Bizde elleştirilerin
%90’i siyasi içerikli yapılıyor. Beğenmediğimiz birinin yazdığı ne kadar önemli
edebi eserleri olsa da onları yok sayarız. Herkes kendi dar siyasi
penceresinden edebi çalışmalara bakar. Hatta toplumumuzun belli bir kesimi yazılan
edebi çalışmaları okumadan, anlamadan elleştirebiliyor. Oysa ki, çok kötü
yazılmış olsa da, yazılan bir roman, bir öykü, bir senaryo ve benzeri çalışmalar
desteklenerek daha da geliştirilmelidir ki elleştirilerin de yeri ve zamani
gelsin. Ben henüz Kürtlerde ciddi edebiyat elleştirmenini görmedim, duymadım.
Keşke bizim de sağlıklı ve siyasetten uzak düşünen edebiyat elleştirmenlerimiz
olsaydı. Maalesef göremiyorum.
Kürt yazarının
en büyük sorunu sizce nedir?
Yukarıda bellirtiğim gibi, bizde en büyük sorun okuyucu
azlığıdır. Örneğin salt kendi edebi çalışmalarıyla geçinen bir yazarımız yoktur. Oysa ki bir yazarın
kaliteli eserleri ortaya çıkarması için ekonomik sıkıntıları yaşamaması
gerekir. Bir yazarın yazdığı kitaplarından az da olsa bir gelir elde edememesi
bir sonraki çalışması için yeterince istekli olamaz. Okunmayan bir kitaptan
sonra ikincisini yazmak büyük bir fedakarlık ister. Kürt Yazarın kitaplarının
okunup okunmaması onun yazdığı eserin veya eserlerin kalitesiyle alakası
yoktur. Eğer bir Kürt Yazar şu veya bu şekilde gücü olan bir örgüte yakın ise
onun yazdığı kitaplar kötü de olsa biraz okunur, örgüt elemenları tarafından
sempatizan kitleye ulaştırılır. Sözkonusu kitap veya kitaplar okunmasa da dağıtılmış
oluyor ve bu durum yazarı kısmen tatmin edebiliyor. Eğer siz bağımsız düşünüp
kaleminizi kendi öz iradenizle kulanabiliyorsanız o zaman yazacağınız kitap ne
kadar iyi ve edebi olsa da kitlelere pek ulaşmaz, dolayısıyla okunamaz. Ayrıca
kürtçe yazılan kitapları basabilen ve bunları dağıtabilen yayınevleri de pek
yoktur. Varolan yayınevlerinin %90’i A veya B örgütünün güdümündedir. Hal böyle
olunca Kürt Yazarı da gelişemiyor, kaliteli kürtçe kitaplar da yazılamıyor. Bu
konuda sıkıntı yaşayan yazarlarımızın çok olduğunu biliyorum, bu sorunu bir
nebze de olsa gidermek için Weşanên Pelvîn adıyla bir yayınevini de kurmuşum.
Ne var ki yurtdışında olduğum için çıkaracağım kitapları dağıtmada sorun yaşayacağımı
bildiğim nedeniyle şimdiye kadar Weşanên Pelvîn adına herhangi bir kitap basmadım.
Avantaj Post Yayınları adıyla da kitap basma imkanım vardır ancak dağıtım ve kitlelere
ulaştırma sorunu olduğu için şimdiye kadar sadece bir kitap ve birkaç tane de
broşür bastım. Bu noktada ülkede bulunan yayınevlerinin üzerine önemli
sorumluluklar düşüyor. Kürtçe kitap yazan hiçbir yazarın kitabı yayınevleri
tarafından geri çevrilmemelidir ve kitlelere ulaştırılmalıdır.
Yazarlar
arasında nasıl bir dayanışma olmalı?
Kendine Kürt Yazarıyım diyen herkes şu veya bu şekilde sıkıntı
yaşıyor. Kimi ekonomik sıkıntı yaşarken, kimisi de ilgisizlikten ötürü sıkıntılıdır.
Yazarlarımızın yaşadıkları sıkıntıları gidermeye dönük faal olan herhangi bir
kurumumuz da yoktur. PEN a KURD vardır, ben de üyesiyim ancak bu kurumumuz da
kendi üyelerinin sıkıntılarına cevap olacak durumdan uzaktır. Örneğin PEN a
KURD üyesi olan bir yazar yazdığı kitabını basmak ve kitlelere ulaştırmak için
bu kurumdan herhangi bir destek bekleyemez, zira imkanları yoktur. Ayrıca PEN a
KURD tüm kürt örgütlerine aynı mesafede olduğu için herhangi biri tarafından da
desteklenmiyor. Oysa böyle bir kurum tüm Kürt Örgütleri tarafından
desteklenmeliydi, desteklenmelidir.
Yazarlar arasındaki dayanışma kurumsal bir şekil almayınca
bireysel dayanışmanın pek ciddi bir faydası olmuyor. Kaldı ki bireysel dayanışmalar
da pek yoktur. Örneğin bir Kürt Yazarının çıkan kürtçe kitabı yazarlar tarafından
alınıp okunmuyor. Hatta yazılan herhangi bir kitap hediye olarak kimi yazarlara
gönderilmesine rağmen zahmet edip okuyanların sayısı çok azdır. Hal böyle
olunca ne yazık ki halimiz pek yamandır.
Sorduğunuz soruya gelince;
Herşeyden önce varolan tüm Kürt Yazarlarımız PEN a KURD üyesi
olmalıdır. Eğer birileri PEN a KURD’u herhangi bir siyasi grubun etkisinde görüyorsa
o zaman üyesi olsun ve gelsin kongresinde elleştirilerini yapsın ki bu kurum
tam bağımsız hareket edebilsin. Uzaktan durarak elleştirmenin pek manası
yoktur. Diğer bir husus da, bir Kürt Yazar yazılan Kürtçe kitapları merak
etmelidir, hepsini olmasa da bir kısmını alabilmeli, okuyabilmeli ve gerekirse
yazarı arayıp elleştirilerini ve önerilerini iletebilmelidir ki daha sağlıklı
eserler ortaya çıksın. Yazarlar arasındaki
en temel dayanışma daha fazla yazmaya, kaliteli eserleri ortaya çıkarmaya teşvik
etmek olmalıdır.
Düşüncelerimi sizlerle paylaşmama fırsat
verdiğiniz için teşekkür ederim. Ümarım bu söyleşi kitlelere ulaşır, Kürt Edebiyatı
ile alakalı olarak az da olsa ilgi artar.
Pirtûk û Wêje: Bu güzel ve anlamlı sohbetiniz için teşekkür
ederiz.
10.08.2016
Yazarın kişisel sayfaları: