10 Haziran 2020 Çarşamba

İmha ve İnkar Politikaları Boşa Çıkarılmıştır, Zaman Birlik Olma Zamanıdır


 
Kürtler Ortadoğunun kadim halklarından biri olmasına rağmen halen gerçekliğini inkar etmek isteyen politikalara karşı mücadele etmektedir. Bu mücadele daha da devam edecek ancak inkarcı politika yürüten devlet ve yandaşları boşa kürek salamaktadırlar. Zira Kürt ve Kürdistan gerçekliği, özellikle geçen yüzyılın ikinci yarısından bu yana verilen mücadele ile bu eşik aşılmış olup geriye dönülmesi mümkün olmayan bir sürecin önü açılmıştır. Dolayısıyla artık Kürt gerçekliğinin, kimliğinin inkar edilmesi sözkonusu olamaz. İnkarcı politikalar ne denli geliştirilirse geliştirilsin amacına ulaşması mümkün değildir. Bu çok çok önemli bir nokta olmakla birlikte devamının getirilmesi, yani Kürtlerin de dünya halkları düzeyinde bir yere sahip olmalarını sağlamak için daha önemli bir görev ve sorumluluğu beraberinde ortaya çıkarmıştır.

Geldiğimiz noktaya varmak kolay olmamıştır elbette, bu yolda çok bedel ödenmiştir. Tüm parçalardaki Kürtler, Kafkasya ve Avrupadaki Kürtler dahil olmak üzere, bu mücadelede emek vermiş, bedel ödemiştir.  Sadece örgüt ve partiler değil, aynı zamanda çok sayıda aşiret, meslek grupları, sendika vbg çevrelerin de bu noktada önemli düzeyde emek ve çabaları olmuştur. Elbette mücadeleye az katılan ve hatta ona karşı engel olanlar da olmuştur, halen de sömürgeci güçlerle birlikte olan Kürtleri görüyoruz. Fakat genel anlamda bugüne varmada bircümle Kürtlerin emeğinden sözetmek en doğru yaklaşım olur.

Geçen yüzyılın ikinci yarısında Kürdistan’ın her dört parçasında da sömürgecilere karşı mücadele verildi. Başta KDP, PKK, YNK olmak üzere Kürdistan’ın her parçasından onlarca örgüt ve parti bu mücadelede yer aldı, bedel ödedi. Ne varki Kürt Örgüt ve Partileri arasında sürekli didişmeler, birbirini kabulenmeme, hatta yer yer de birbirine karşı şiddet kulanma durumları da olmuştur. Halen de bazı örgütlerin diğerlerine karşı hasımane yaklaşımları mevcuttur. Sık sık Ulusal Birlikten yana çağrıların yapılmasına, çeşitli inisiyatiflerin alınmasına ve bu noktada girişimlerin olmasına rağmen Kürt Örgüt ve Partileri arasındaki sorunlar giderilemiyor, bir araya gelinmiyor. Zira her örgüt ve parti kendi penceresinden Ulusal Birliğe bakıyor, dar çıkarlarını önceliyor. Dolayısıyla artık klişeleşmiş ulusal birlik çağrıları da anlamsızlaşmıştır. Bir istisna dışında ; eğer kürt örgüt ve partilerinden tamamen bağımsız bir inisiyatif gelişip herkese aynı mesafede durup bu konuda ciddi bir çaba sarfederse bir gelişme yaşanabilir, aksi halde, Ulusal Birlik yolunda boşa kürek salanmış olur. Ne yazık ki mevcüt Kürt Örgüt ve Partilerin zihniyeti bundan farklı bir söylem geliştirmemize imkan tanımıyor.

Yazımın başında da vurguladığım gibi, Kürt Halkı inkar ve imha çizgisini çoktan aşmıştır. Artık hiçbir güç Kürtleri ne inkar edebilir nede imha edebilir. Esas sorunumuz artık kendimizi inkar ve imha politikalarından korumak değil, kendimizi ulusal, bölgesel ve de uluslararası düzeyinde güç sahibi yapmak ve hakımız olanı almak ve onu layıkıyla temsil edebilme kabiliyetine ve yetkiye kavuşturmaktır. Bunun da sağlıklı bir birliktelikten geçtiğini biliyoruz, bilmek zorundayız. Kimi buna Ulusal Birlik, kimi Siyasal Birlik, kimi ise Ortak Çıkar Birliği veya daha farklı adlandırarak diyebilir, savunabilir. Benim için önemli olan Kürtlerin asgari düzeyde de olsa müşterek çıkarları etrafında bir araya gelebilmeyi başarmalarıdır. Ideolojisi, inancı, siyasi görüşü, geçmişi ne olursa olsun halkımızın çıkarına olan bir noktada biraraya gelmektir. Geçmişte de, bugün de tüm gayem bu uğurda birşeyler yapmak olmuştur.

Son yıllarda Kürt Ulusal Birliğini oluşturmaya dönük yapılan hemen hemen tüm çalışmaları takip ettim. Ne var ki hiçbir çalışmayı doyurucu, kapsayıcı, toparlayıcı ve de en önemlisi tarafsız göremedim. Nitekim şimdiye kadar başarılı olan bir çalışma da sözkonusu değildir. Bu hiç de sevindirici bir durum değildir, tam tersine üzüldüğüm bir tablodur. Bunca mücadeleden sonra halen dar sınıfsal, örgütsel ve aşiretsel çıkarlardan ötürü bir araya gelememenin izahatı yapılamaz. Acı bir tablodur ancak bizim gerçekliğimizdir. Ne zamana kadar bu örgütsüzlüğün, birlik olamama durumunun süreceğini bilemeyiz. Bir an evel dürüst, tarafsız ve ciddi bir inisiyatifin gelişmesi elzemdir. Evet artık inkar ve imha olamayız ama sürekli de tür be tür zorbalıkların hedefindeyiz, buna karşı Ulusal Birlik setini oluşturmak durumundayız.

Halk olarak verdiğimiz mücadele ile elde etmiş olduğumuz kazanımlar ne yazık ki parselenmiş durumdadır. Her parseli elinde tutan örgüt veya partiler kendi dar çıkarları dışında kimseye hizmet ettiklerini göremiyoruz. Az olsun benim olsun mantığı hemen hemen tüm kürt örgüt ve partilerinde hakim. Çok acıdır ki bu dar ve kısır anlayışa şakşakcılık yapanların sayısı da az değildir. Bir örgüt diğer örgüte karşı hakaret ettiğinde bakıyoruz onu alkışlayanların sayısı hiç de az değil, diğer örgüt başka bir örgüte aynı hakaretleri yaptığında yine ortalıkta hiç de az olmayan şakşakçılar vardır. Böyle bir halk olmaktan çıkmalıyız, yeri geldiğinde yıllarca emek verdiğimiz örgüt veya partiyi ulusal çizgiye çekebilmeliyiz. Ne PKK’nin KDP’ye, ne de KDP’nin PKK’ye veya başka bir örütün diğer örgütlere hakaret etmesine müsaade edilmemelidir. Halk olarak iç çelişki ve catışmalardan çok çekmişiz, buna dur demek de halk olarak kendi görevimiz olarak bilmeliyiz.

Son olarak şunu bellirtmek gerekir ; bir an önce bu dar ve kısır çerçeveden çıkıp tüm halkımızın çıkarlarını koruyan bir mücadele anlayışına ulaşma zamanı gelmiş, geçiyor. Ya var olan örgüt ve partilerin değişerek bunu gerşekleştirmeleri, yada yeni bir inisiyatifin ortaya cıkması lazım. Aksi durumda belki inkar veya imha olamayız ama bu belengaz durumdan da çıkamayız. Sanırım Kurdistanî düşünen hiçbir birey buna hayır demez.

Ahmet Gülabi DERE
10.06.2920

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder