Bir süredir
DAİŞ denilen cani örgütün yaptığı vahşet ile ilgili haberler günlük hayatımızın
bir parçası haline gelmiştir. Bu satırları kaleme aldığım saatlerde Kobanê’nin
kenar mahalelerinde YPG güçleri ile bu cani örgüt arasında çatışmalar yaşanıyor.
Haber ajansları her saat başı yeni bilgileri servis ediyorlar. Bu yazıyı
okuyacağınız vakitlerde Kobanê’den gelen haberler çok farklı da olabilir. Ancak
durum ne olursa olsun Kobanê direnişi Stalingrad gibi tarihe adını yazan
nitelikte bir kahramanlık destanı olacaktır. Zira DAİŞ denilen çeteye karşı gösterilen
direniş aynı zamanda uluslararası güçlerin desteğiyle beslenen ve kuduran bir köpekler
sürüsüne karşı verilen bir mücadeledir. Bununla birlikte, her ne kadar da
Kobanê’de Kürtler savaşıyor olsa da birçok ulustan ve sınıftan kitlelerin gönülden
destek verdiği bir direniş gösterilmektedir. Önümüzdeki yıllarda edebiyatçılar
ve tarihçiler sık sık Kobanê direnişiyle ilgili çalışmalar yapacaklardır.
Bugün
birçok devletin içinde yer aldığı bir koalisyon DAİŞ’e karşı savaş ilan etmiş
olsa da özünde uluslararası güçlerin sağladığı son teknolojik silahlarla bu çete Irak, Suriye ve Kürdistan’da halklara
saldırmaktadır. DAİŞ’in sözkonusu bu barbarca saldırıları uluslararası güçlerin gözleri önünde
ve desteğiyle çok açık bir şekilde başlayarak gelişti. Baştan beri dünya bu
saldırıları adeta bir maç seyreder gibi izledi.
Kobanê
saldırıları aynı zamanda Şengal’den başlanarak Kobanê ile devam eden ve giderek
Kürdistan’ın büyük parçası olan Kuzey’de gerçekleştirilmesi planlanan daha büyük
bir katliamın parçası olabilir, böyle bir ihtimal vardır ve gözardı
edilmemelidir.
Baştan
beri, yani 2012’den beri, DAİŞ’e destek veren AKP Hükümeti’nin amacı Rojava’nın
üç bölgesinin ikisi olan Êfrîn ve Kobanê’yi kendi sınırları dahiline almaktır.
Bu plan pek konuşulmasa da, siyasi analizi güçlü olanların rahatlıkla görebildiği
bir olasılıktır. AKP Hükümeti böylesi bir planı
devreye sokmak için çok yönlü bir senaryoyu şimdiden devreye sokmuştur.
Bugün sabah (05.10.2014) ANF’nin geçtiği haberlerde Türk askerinin YPG
mevzilerini vurduğu ile ilgili bilgileri
okuduk. Benzer saldırıların önümüzdeki günlerde daha da artması büyük
bir ihtimal dahilindedir. Eğer Ankara yarın Salih Muslim ile bazı konularda
ortak noktada anlaşmasa (ki Salih Muslim’in kendi başına yapabileceği türden
anlaşmalar değildir) bu olasılıklar daha yakın bir realite haline gelebilir.
Bilinmesi
gerekiyor ki AKP Hükümetinin DAİŞ gibi barbar ve cani bir örgüte verdiği destek
sadece Kürtleri katletmiyor, aynı zamanda Türk Halkının da çıkarlarına aykırı
bir pratik sergiliyor. Kürtlere verilen her zararda Türk Halkının da payı
vardır ve olacaktır. Dolayısıyla DAİŞ ve onun arkasındaki güçlere karşı çıkmak
aynı zamanda Türk Halkının da görevidir. Bayram günü İstanbul’dan ve Türkiye’nin
birçok kentinden Kobanê sınırına doğru hareket eden otobüslerde çok sayıda
Demokrat ve Kürtlerle Kardeşliği savunan Türklerin olduğuna inanıyorum. Önümüzdedki
süreçte bu kesimin sesi daha gür ve yüksek çıkacaktır.
Kobanê’ye
yönelik saldırılar tüm dünyanın gözü önünde,
adeta Kürt katliamı biçiminde devam ederken şunun da iyi bilinmesi
gerekir ; tarihte haklı olan ve direnenler sürekli kazanmıştır, dolayısıyla
Kürtlerin arkasında ciddi bir uluslararası destek olmamasına rağmen kazanan
taraf olacaktır.
Bugünlerde
dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan milyonlarca Kürt sürekli ayaktadır, vijdanı
olan binlerce Kürt gençlerinin Kobanê’ye gitmeye hazır olduklarına inanıyorum.
Bana gelen mesajlardan da bunu çok rahatlıkla gördüğümü söylemek istiyorum.
Ne
olursa olsun, sonçta zafer Kürt Halkının ve insanlık onuru için mücadele
edenlerin olacaktır, bunda kimse şüphe etmesin.
Ahmet
DERE / 05.10.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder