24 Kasım 2019 Pazar

Rojava Statüsü Tanınmak Zorunda

AKP öncülüğündeki TC Ordusu DAIŞ çetelerini de yanına alarak Rojava’ya saldırıyor. Her ne kadar amacının 30 km’lik bir tampon bölge oluşturmak olsa da esas itibariyle gayesi Rojava’nın Özerk Bölge olarak tanınmasına engel olmaktır. Rojava’nın demografik yapısında değişiklik yaratarak, araplaştırarak, kendisine bağımlı hale getirmektir. Bunun için elinden geleni yapıyor. En kirli savaş kurallarını bile geride bırakarak haydutça saldırıyor. Nusaybin’e bizzat kendi güçleriyle roket attırarak sivil Kürtleri katlederek bunu YPG’ye mal etmeye çalışması ne kadar kirli ve ahlak dışı bir çaba içerisinde olduğunu gösteriyor.

Bölgeden gelen haberlere göre YPG’nin denetiminde bulunan ve DAIŞ çetelerinin tutulduğu kamplar TC savaş uçakları tarafından  vurularak çetelerin kaçmalarına yol açılmıştır. Bu DAIŞ çeteleri de TC tarafından Rojava’ya karşı kulanılacağından kimse şüphe etmez. Zaten kirli olan bu savaş daha da kirlenerek devam ediyor.

Son bir haftadır dünyanın birçok ülkelesinde Rojava’ya sahip çıkmak amacıyla eylemler yapılıyor. Bunlara, özellikle Avrupalıların yoğun bir katılımı vardır. Devlet Başkanları ve değişik hükümet yetkililerinden de Rojava’ya destek amaçlı açıklamalar yapılıyor. Başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa’da birçok ülke Türkiye’ye silah satışını askıya almış durumda. Benzer tutumlar daha da gelişecektir. Ekim ayının 21-24 arasında Avrupa Parlamentosu Strasbourg’da genel kurul toplantısını yapacak. Sözkonusu Genel Kurul toplantıları sırasında Rojava’ya sahip çıkma konusunda bazı kararların alınması mühtemeldir. Ayrıca Türkiye’ye yaptırım uygulama konusunda da kararlar çıkabilir. Mevcut durumda Türkiye-AB Müzakere Süreci yürütülemez olduğunu tüm AP üyeleri tarafından konuşuluyor. Dolayısıyla sözkonusu süreç resmen askıya alınabilir. Kürtlerin ve dostlarının Avrupa’da yaptıkları demokratik eylemler ve diplomasi çalışmaları da bu süreci hızlandıracaktır.

Yaşanan negatif süreçlerin bazıları olumlu kimi gelişmelere de yol açabilir. TC’nin bugün Rojava’ya saldırması da benzer gelişmeleri ortaya çıkarabilir. TC tarihinde yaşamadığı tecritti bugün yaşıyor. Kardeşlerim dediği Arap Birliği bile onun bu işgal harekatını kınıyor. Önümüzdeki süreçte TC karşıtı cephe daha da genişleyebilir. Dolayısıyla bu süreç giderek Rojava Statüsünün uluslararası alanda tanınmasına yol açabilir. Uluslararası düzeyde kabul gören Rojava Statüsü, Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden sonra, Kürdistan tarihinde yaşanacak ikinci bir önemli gelişme olarak görüyorum.

Başta Sayın Mesut Barzani olmak üzere, Güney Kürdistan’dan Rojava ile ilgili yapılan açıklamalar oldukça olumludur. Bu süreçte PKK ve PYD’nin de üslubuna ve yaptıkları açıklamalara dikkat etmeleri önem arzediyor. Kürtlerarası Birliğin ve Beraberliğin kolay gelişmeyeceğini bilerek son yaklaşımlara bakıldığında umut veren bazı işaretlerin olduğunu görüyoruz. Arap Birliği’nin toplanması ve Türkiye ile ilgili kınama mesajını yayınlamasında Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih’in rolu büyük olduğunu unutmamalıyız. Sayın Mesut Barzani’nin de yaptığı çağrıyı dikkate aldığımızda Güney Kürdistan yetkililerinin tavrının olumlu olduğunu bellirtmek lazım. Umarım bu tavır ve tutum devam edecek ve Kürt Birliği yolunda somut pratik adımlarla taçlandırılacaktır.

Ahmet Gülabi DERE  /  13.10.2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder