25 Kasım 2009 Çarşamba

Açılımda Aşılmamı Yaşanıyor ?

Abdullah Gül’ün « iyi şeyler olacak » sözüyle başladığı söylenen süreç devam ederken AKP’nin tavır ve üslubünde de yavaş yavaş netleşme gerçekleşiyor. Başta Kürt Açılımı dendi, son günlerde giderek Demokratik Açılım kavramı daha fazla kulanılır hale geldi, önümüzdeki günlerde de kim bilir, belki de bu girişime « Türkiye için Birlik Açılımı » adını takacaklar.


2000 yıllarından beri ben sık sık çözüm sürecinden söz ediyorum. Ve Kürt Özgürlük Mücadelesinin çözümü kaçınılmaz olduğunu, er veya geç bunun sağlanacağını defalarca yazmış biriyim. Dolayısıyla son aylarda yaşanan tartışma sürecinin geciktiğini, ancak buna rağmen yapılması gereken bir zorunluluk olduğuna hep inandım. Gerek devlet ve gerek se de AKP içinde de çoğu çevrelerin bu noktada ikna olduklarına inanıyorum. Kürt cephesinin bu konudaki yaklaşımı biliniyor, bunu tekrarlamaya gerek yoktur.

Kürt Açılımı denilerek yapılan temaslar geniş çevreler tarafından ilgiyle karşılanmış, Türkiye’deki solcular tarafından bile AKP’nin yaklaşımı takdir edilmiştir. Bu süreç halen devam etmekle birlikte, yavaş yavaş değişen tavırlar ve üslube yansıyan niyet, başta Kürtlerde olmak üzere, eğer böyle devam ederse, giderek iyi niyetli geniş bir çevre tarafından kuşkuyla bakılacak bir pilitik oyun haline gelebilir. Henüz vakit erken iken AKP’nin kendi yaklaşımını gözden geçirerek, gerçekten “iyi şeyler olacak” sözüne uygun bir duruşa sahip olması gerekiyor. Bu noktada hiç kimsenin zamanı boşa harcama lüksü yoktur, olmamalıdır.

Açılımda yaşanan aşılmaya bağlı olarak, son süreçte Abdullah Öcalan’a ilişkin de giderek negatif üslubün öne çıktığını gözlemlemekteyiz. Halbuki bu sürecin esas tetikleyicisi Öcalan’ın kendisi olmuştur. Abdullah Gül “iyi şeyler olacak” demeden önce Öcalan Yol Haritasından sözetmiş, en geç 2009 yılının Ağustos ayında kendi projesini açıklıyacağını beyan etmişti. Herkesin malumudurki Öcalan’ın tüm çabaları ve yaptığı açıklamaları Barış ve Kardeşlik taşlarıyla örülü olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri de bunu yakından takip ediyorlardır. Bu nedenle Abdullah Gül’ün başlangıçtaki beyanını vermede Sayın Öcalan’ın yaklaşımı etkili olmuştur demek yanlış değildir.

15 Ağustos ile ilgili kamuoyunda oluşan beklentilerin devlet tarafından yaratılmaya çalışılan engeller giderek daha bellirgin hale gelmektedir. Dün (19 Ağustos) Avukatların Öcalan ile görüşü engelendi, yarın görüşmenin yapılıp yapılmıyacağı henüz belli değil. Türk basınından takip ettiğimiz kadarıyla devletin bu noktadaki engeleyici yaklaşımı devam ediyor. Bence bu ciddi bir sorun ve süreci sabote etmeye doğru da götürebilir.

Muhataplık konusu çok ciddi bir sorun teşkil etmemelidir diye düşünüyorüm. Daha önce Abdullah Öcalan da bu noktada bazı bellirlemeler yapmıştı ve halen de geçerlidir. Yani önemli olan Türk devletinin bu sorunu çözmede samimi olmasıdır, DTP dışında, Eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün de dediği gibi, bir Akil adamlar komitesi oluşabilir ve onlar da sorunun muhatapları olabilirler. Burada önemli olan çözülmesi esas alınacak olan sorunun gerçekten tanınmasıdır. Muhataplık konusu sorunun çözümünde etkileyici rol oynayabilir. Ve bu nedenle diyorumki, eğer bu sorun daha rahat ve akıllıca çözümlenmek isteniyorsa Abdullah Öcalan’ın katkısı alınmalıdır. Böylesi bir yaklaşım Türk kamuoyunun belli bir kesiminde tahatsızlık yaratabilir ama Kürt kamuoyunun ve özellikle de Kürt Hareketinin önemli desteğini de kazanır.

Son günlerde devlet ekseninde bulunan kimi çevrelerde sorunu çarpıtma gibi, Kürtlerin tepkisini çekme gibi kavramlar kulanılmaktadır. Her şeye rağmen, adına Kürt Açılımı veya Demokratîk Açılım denilen sürecin de ilerlediğini görmekteyim. Kamuoyunun tavrında da olumlu yönde bir gelişme olduğunu görüyorüz. Sabote edici sözlerden kaçınılırsa, bence de bu tarihi bir süreçtir, salt Kürt sorunu açısından değil, aynı zamanda Türkiye’nin geneli için de heba edilmemesi gerekmektedir.

Gerek Kürt olsun gerekse de Türk olsun, bu sürece tüm tarafların sağduyulu yaklaşması bir görevdir. DTP’nin de bu konuda dikkat etmesi gereken hususlar vardır elbette. En fazla politik duyarlılığın olması gereken ve oyunlara gelmemek için hasasiyetin gösterilmesi gereken bir süreçten geçiyoruz. Umarım olumlu yönde atılan adımlar heba olmaz ve daha nice yıllar kaybedilmiyecektir.

Ahmet DERE / 20.08.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder